ATSIZ'DA DİL VE EDEBİYAT
Dil: Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü mezunu olan ve bitirme tezini, Osmanlı döneminde sade Türkçe akımının öncülerinden Edirneli Nazmi'nin Dîvân-ı Türkî-i Basît'i üzerinde yapan Atsız'ın dil konusundan uzak kalmayacağı ve bu konuya sık sık temas edeceği açıktır. Onun, Türkçe konusundaki düşüncelerine
#Termofil Muharebesi'ni duydunuz mu? Ya da şöyle söyleyim; 300 Spartalı filmini seyrettiniz mi? Hani Sparta komutanı Leonidas'ın Pers elçisini bir tekmeyle kuyuya ittiği sahneyle ünlü olan. MÖ. 492 yılında yaşanmış bu mitsel değerleri olan savaştan bahsetmiyeceğim sizlere 😉 Bu savaşta benim dikkatimi çeken kısmından bahsedeceğim ve bugün
" Hatıralarım bu şehirdedir.
Sevdiklerim,
Ölmüşlerimin mezarları.
Bu şehirdedir işim, gücüm,
Ekmek param...
Fakat bütün bunlara mukabil
Yine budur başka bir şehirdeki
Bir kadın yüzünden
Bıraktığım şehir. "
Üç kere dörttüm
İki kere on altı oldum
Çarpı çarpı
Bir bölü iki
Sıfır dokuz yüzlerde bir sohbet hattı
Gazeteden arkadaşlık ilanları
O kadar erkeğin arasında bir senin ilanın şekilli çerçeveli
Ne çok arayanın vardı ya çok meşguldün ya durmadan telefonun kapalı.
Sana ulaşamayınca pis dedim orosbu.
Ben aşkta ne badireler atlattım,
Haydar Dümen
“Endişeli bekleyiş artıyor ve sıcaklıklar iyice bunaltıyordu. 1 Eylül 1939’da fırtına patlak verdi ama beklediğimiz biçimde değil. Durmadan ve giderek artan uçakların sesini duyduğumda. Hastane yolundaki boş bir arazi boyunca yürüyordum. Düşmesin diye bir elimle, gönüllü hemşire olarak çalıştığım Kızılhaç’ın kepimi tutarak kafamı kaldırıp yukarı
Teknik konuşmak gerekirse, "Aztekler" diye bir topluluk hiçbir
zaman var olmadı. Hiçbir halk kendini böyle adlandırmadı. Bu isim,
18. yüzyılda alimlerin İspanyollar geldiği zaman merkezi Meksika'ya hakim olan halkı tanımlamak için kullanmaya başladığı bir terimdir.
Bunun kullanımı sıklıkla kafa karıştırıcıdır. Zira kimileri bu terimden
18. ve 19. Yüzyıldaki entelektüellerin kullandığı şekilde yararlanırken,
kimileri de sadece baskın bir grubu tanımlamak için değil, ayrıca bu grup tarafından idare edilen herkesi merkezi Meksika'nın büyük çoğunluğu boyunca yayılmış köyleri ve El Salvador'un güneyine kadar uzanan daha uzaktaki birkaç başka köyü işaret etmek için de kullanmaktadır .Aztek terimi, şehir-devletinden
bütün bölgeyi ve de onlarla yakından müttefik olan merkezi havzada yaşayan herkesi kontrol eden halkı tanımlamak için kullanıldı .Aztek kelimesi, bir iletişim aracı olarak ümitsizce ihtiyaç duyuldu.
Yazıyı okumaya eriniyorsanız hazırladığım videoyu izleyebilirsiniz amacım beğeni kazanmak değil yorum ve eleştiri almaktır. Yorumlarınızı esirgemeyiniz.
Video için: youtu.be/_QpoZ6xGctA
Yanlışlıkla düştüğü bilinmez bir şehirde kendini bulan Budai, esasen bir dil bilimcidir. Küçük bir sorun olarak gördüğü bu ziyaretten bir an evvel
Sadece Fenike paraları, madalyaları ve kalıntılarında değil, şehirlerin isimlerinde de bu dönemin anıları mevcuttur. Barcelona, adını Hannibal'ın mensup olduğu Kartaca'daki güçlü Barca ailesinden almıştır. Carthagena, “şehir” anlamına gelen Kartaca'nın bir hatırasıdır ve Cordova'nın bile ilkel formu -Kartah-duba- “önemli bir şehir” anlamına gelir. İspanyol tarihindeki en ünlü isim olan Isabella ise daha da eski bir tarihe sahiptir ve kökeni Sidon Kralı'nın (“Zidonyalılar”) Ahab'la evlenen ve onu çöküşe sürükleyen güzel kızı Jezebel'e dayanır. Ve bize, İlyas'ın korkunç kaderini önceden haber verdiği bu kötü sirenin, Virgil'in inançsız Æneas için “sessizce ağladığını" söylediği Dido'nun kuzeni olduğu söylenir. Kutsal ve kutsal olmayan tarih arasındaki bu bağlantıları tuhaf bir heyecanla karşılıyoruz ki her ikisi de İspanya'nın modern tarihiyle iç içe geçmiş durumda.
Olayların Mekânı
Romanın geniş mekânı bütün bir bozkırdır. Ötüken'deki çadır şehir, Çin Seddi, başkent Siganfu, Vey kıyıları ayrıntılara girilmeden verilir. Dar mekân olarak eserde yer alan Ötüken'deki bazı çadırlar ile üstü örtülü alış veriş merkezi, Kıraç Ata'nın yaşadığı mağara, Siganfu'daki birkaç ev, paralı gösterilerin
Türk tiyatrosunun Batılı anlamda kurucusu olarak kabul edilen Muhsin Ertuğrul, sadece tiyatroda değil sinemada da ilklere imza atan bir isim.
Muhsin Ertuğrul tiyatro sahnesine, Burhanettin Tiyatrosu'nda, Arthur Conan Doyle'un Sherlock Holmes oyunundaki "Bob" rolüyle adım atar.
Fransa'da aldığı tiyatro eğitimi sonrası,