Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ehlisünnet İtikadı

Ehlisünnet İtikadı
@islamahlaki
(Bir Müslümanın din kardeşinin arkasından ettiği hayır dua kabul olur. O dua edince, bir melek, “Âmin, kardeşin için istediğinin aynısı sana da verilsin” der.) [Müslim, Tirmizi, İbni Mace] #196736437
Sabitlenmiş gönderi
Kitapları ücretsiz olarak indirebilirsiniz. (Lütfen paylaşarak insanların istifade etmesine vesile olalım) m.hakikatkitabevi.com/indir.asp
Reklam
Yine nakl olunur ki, bir gün Ömer “radıyallahü anh” eline bir saman çöpü alıp, der idi ki, ne olaydı, bu saman çöpü ben olaydım. Ne olaydı mahlûk olmaya idim, vâlidem beni doğurmayaydı. Ne olaydı, hâtırlanan nesne değil de, unutulan nesne olaydım. “Radıyallahü anh”.
Üç şey kalbi öldürür: Çok konuşmak, çok uyumak ve çok yemek. Fudayl bin İyâd “Rahmetullahi aleyh”

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Hâce Ubeydullah-i Ahrâr “kaddesallahü teâlâ sirrehul’azîz”[26] buyurdu ki: (Bütün keşfleri, kerâmetleri bana verseler, fekat, Ehl-i sünnet velcemâ’at i’tikâdını vermeseler, kendimi harâb bilirim. Keşf ve kerâmetim olmasa ve kabâhatim çok olsa, fekat Ehl-i sünnet vel cemâ’at i’tikâdını ihsân eyleseler, hiç üzülmem).
Ebû Ubeyde bin Cerrâh “radıyallahü teâlâ anh” rivâyet eder: Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretleri buyurdular ki: Mi’râc gecesi, Arşa vardığım zemân, bir nidâ edici, Arş-ı a’lâdan, yâ Muhammed, yâ Muhammed, diye nidâ etdi. Ben dedim ki, buyur, buyur yâ Rabbî. İkinci kerre, yâ Muhammed, yâ Muhammed, Ebû Bekre muhabbet eyle ki, Ebû Bekr-i Sıddîkı ben severim, diye seslendi. Sonra Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” mubârek elini Ebû Bekr-i Sıddîk “radıyallahü teâlâ anh” hazretlerinin omuzuna koyarak, buyurdu ki: Yâ Ebâ Bekr! Kullar, Allahü teâlâ hazretlerinin huzûruna dağlar misilli günâh ile çıksalar, kalblerinde senin muhabbetin olsa, Allahü teâlâ onların günâhlarını afv eder.
Reklam
Allahu Teala'nın rahmeti o kadar çok ki, bundan hiç şüphe etmiyorum lakin ben o rahmete kavuşanlarin arasında bulunabilecek miyim bilemiyorum. Hatta benim yüzümden onların da rahmetten mahrum kalmalarından korkuyorum. Yunus bin Ubeyd "rahmetullahi aleyh"
Bursa, Osmânlılara geçmeden önce, şehrde oturan rûmlardan biri gizlice müslimân olmuşdu. Pek yakın bir dostu, bunun sebebini rûma sordu: “Baba ve dedelerinin dînini nasıl olup da, terk etdin?” diye ona sitem etdi. Rûmun cevâbı mânidâr olmuşdu. Arkadaşına bu durumu şöyle anlatdı: —Bir aralık esîr edilen müslimânlardan bir dânesi benim yanıma bırakıldı. Birgün bakdım, bu esîr kapatıldığı odada eğilip kalkıyordu. Yanına giderek ne yapdığını sordum. Hareketleri bitince ellerini yüzüne sürdü ve bana namâz kıldığını, şâyet müsâde edersem, her namâz için bir altın vereceğini ifâde etdi. Ben de tamâha kapıldım. Gün geçdikçe ücreti artırdım. Öyle oldu ki, her vakt için on altın istedim. O da kabûl etdi. İbâdeti için yapdığı fedâkârlığa hayret etdim. Birgün ona “seni serbest bırakacağım” deyince, çok sevindi ve ellerini kaldırıp; benim için şöyle düâ etdi: “Ey Allahım! Bu kulunu îmân ile şereflendir!” O anda, kalbimde müslimân olmak arzûsu meydâna geldi ve o kadar çoğaldı ki, hemen (Kelime-i şehâdet) getirerek müslimân oldum.
Ehlisünnet İtikadı tekrar paylaştı.
Hanefi mezhebinde abdestin farzı dörttür: Yüzü bir kere yıkamak. İki kolu dirsekler ile birlikte bir kere yıkamak. Başın dörtte bir kısmını mesh etmek, yani yaş eli başa sürmek. İki ayağı, iki yandaki topuk kemikleri ile birlikte bir kere yıkamaktır.
Ehlisünnet İtikadı tekrar paylaştı.
Vefat eden evliya bir zata, rüyada (Dünyaya geri gelmek ister misin?) diye sorulunca, (Dünyanın tamamını hesap sorulmamak şartıyla verseler de istemem. Sadece, kapı kapı dolaşıp ölüm ve kabir hâllerini anlatmak için isterim) buyurur.
Ehlisünnet İtikadı tekrar paylaştı.
İnsan, öldükden sonra, rûhunun nereye gideceğini, dünyâda sevdiklerinin hâlinden anlamalıdır
Reklam
Ehlisünnet İtikadı tekrar paylaştı.
İbrâhîm Edhem “rahime-hullahü teâlâ”, bir yemeğe da’vet edilmişdi. Sofrada, çağrılanlardan birinin bulunmadığı söylenince, o ağır kimsedir, denildi. İbrâhîm bin Edhem “rahime-hullahü teâlâ”, gîbet edildi, buyurdu ve çıkıp gitdi.
Ehlisünnet İtikadı tekrar paylaştı.
Abdullah bin Cahş hazretleri orta boylu, çok yakışıklı bir zât idi. Peygamber efendimizi pek ziyâde severdi... Hicretin üçüncü senesinde yapılan Uhud Harbinde büyük kahramanlıklar gösterdi. Bu mübarek yiğitliğin sembolüydü. Sa’d bin Ebî Vakkas hazretleri, Uhud Harbi’nde Hazret-i Abdullah bin Cahş ile arasında geçen konuşmayı şöyle anlatır: Uhud
Bir kapının yanından geçerken, içeriden bir hâtun bağırmasını işitdi. Kulak verdi. Gördü ki, o hâtun ağlıyor ve devâmlı söyliyordu ki, benim kocamı halîfe gazâya gönderdi. Ben burada aç ve susuz kaldım. Yarın varayım, halîfenin kapısına çocuklarımı bırakayım. Hazret-i Ömer “radıyallahü teâlâ anh” bunu işitir işitmez, ağlaya ağlaya se’âdethânelerine gelip, bir dank un omuzuna aldı. O hâtunun evine geldi. Mubârek elleri ile odun parçalayıp ve ateş yakdı. Sonra eline bir testi alıp, su getirdi. Ondan sonra bir tencereyi ocağa koyup, derhâl o aşı pişirdi. Bir sahan içine koyup o hâtunun çocuklarını kaldırıp, önüne götürdü ve yidirdi. Ondan sonra özrler dileyip, dedi ki, yâ hâtun! Suçumuzu afv eyle. Zîrâ habersizdik. Şimdiden sonra ahvâlini her zemân bize bildir, deyip, yoluna gitdi. Hâtun da, hazret-i Ömerin tevâdu’ ve tenezzülünü görünce hayret edip, hazret-i Ömere hayr düâlar eyledi. Şimdi ey mü’min. İnsâf eyle ki, bir se’âdet sâhibi halîfe-i rûy-i zemîn iken, bu şeklde tenezzül ve tevâdu’ göstermesini kıyâs eyle ki, ne büyük sultândır ve ona cân ve dilden muhabbet eylemeyenin hâli ne olacakdır.
Darwin adındaki bir doktor, hayvânların üstünlük sırasını yazmış, en üstünü maymûn olduğunu bildirmiş. Bunu okuyan islâm düşmanları, kendilerine ilerici diyen, kalın kafalı birkaç fen yobazı, Darwinin, (hayvânların birbirine döndüğünü, yüksele yüksele, sonunda insan olduğunu) yazıyor diyorlar. Bunu ileri sürerek, Âdem aleyhisselâmın toprakdan yaratıldığını inkâr ediyor ve müslimân çocuklarını aldatıyorlar. Hâlbuki Darwin, kitâbında, hayvânlar birbirine döner demiyor Yaratılışlarında bir tekâmül, bir üstünlük sırası vardır) diyor.
Ehlisünnet İtikadı tekrar paylaştı.
(Berîka) ve (Hadîka)da, dil âfetlerinde ve (Mecma’ul-enhür)de diyor ki, (Erkek veyâ kadın, bir müslimân, âlimlerin sözbirliği ile küfre sebeb olacağını bildirdikleri bir sözün veyâ işin küfre sebeb olduğunu bilerek, amden [ya’nî tehdîd edilmeden, istekle] veyâ başkalarını güldürmek için söyler, yaparsa, ma’nâsını düşünmese dahî, îmânı gider. (Mürted) olur. Buna (Küfr-i inâdî) denir. Eğer bunun küfre sebeb olduğunu bilmeyip, amden söyler, yaparsa, yine mürted olur. Buna (Küfr-i cehlî) denir. Çünki, her müslimânın, bilmesi lâzım olan şeyleri öğrenmesi farzdır.
1.841 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.