Talim,terbiye, iyi örnek bunların hepsi geçici şeylerdir. Ve çevre değişmedikçe, insanın değişmesine imkan yoktur. Bu küçük mülhazadan, Türkiye'deki yenilik ve garpçılık hareketlerinin, neden başarısız olduğu sorusuna kadar çıkabiliriz.
Gerçek şu ki müziğin yaydığı titreşimlerden bitkiler, hayvanlar bile etkilenir. Nitekim yapılan bir araştırmada aynı türden iki saksı çiçeğinden birine klasik müzik dinletmişler, iki ay yaşamış, diğerine arabesk dinletmişler bir hafta yaşayabilmiş.
Nasıl ki bir gemide yol alınırken, ileri gidildiği ancak geri bakıldığında ve kıyıdaki nesnelerin küçülmesinden anlaşılıyorsa; insan, yaşının ve yaşlanmasının farkına, giderek daha büyük yaştaki kişilerin kendisine genç görünmelerinden varabilir.
"Geçen zaman içinde o barakadan bu barakaya taşınıp durduğumu farketmemişlerdi bile. Ama ben, bu birkaç dakika içinde, kaderimin birkaç kere yön değiştirdiğinin farkındaydım."
"Gülpembe bahar türküleriyle, kıyıda gölgesine oturup zeytin ağacının,
Ben geldim derim, eski günlerin düşelim yollarına, kanayan sevgi çiçeğinin.
Yeniden doğup eline günün, yeniden duyup adını gülün, yeniden...
Yeniden başlamalı, yeniden anlamalı, yeniden dinlemeli o yiten türküleri.
Dağılır gider kara bir bulut dokununca bir dost eli...
Nerde tükettin türkülerini, yanıyor işte ışık o serin dost odalarında.
Aç kapını çık eskisi gibi, yolunu gözlemesin kıyıda zeytin ağaçları.
Yeniden yürü tozlu yollara, yeniden uyan o sabahlara, yeniden....
Açılır dost kucağı, açılır sevgi gülü, açılınca yeniden o büyük eski kapı.
Dağılır gider kara bir bulut dokunuca bir dost eli..."