Gün boyu kendimi kandırdım. Günün sonunda bu kaldırımlar ve bütün dertlerimi dinleyen bu bank, gözyaşlarımı gizleyen peçem söyleyeceklerim bu kadar
Lanet Adana ne seninle yapabiliyorum ne de sensiz. her bir yanın bana birşeyler söylüyor bir anı hatırlatıyor
Öyle "seviyorum" diyerek
Aşk yaşanmaz.
İcraat göstereceksin.
Meselâ, gecenin bir vakti uyandırıp
Özledim diyeceksin.
Hayatındaki herkesi, gerekirse
uğruna sileceksin.
Ben yemeden içmeden kesildim yüreğim çok yandı senin sevginle. Senin benden haberin var mıydı acaba? Hiç sevgi kırıntısı hissettin mi bana karşı? Ne çok ağladım senin sevginin bana verdiği acıyla. Senin beni görememen bana ne çok acı verdi bilmiyorsun. Hiçbir şey bilmiyorsun belki. Sen bana her baktığında sandım ki sende beni seviyorsun. Sandım ki sen de bana boş değilsin. Kendimi kandırdım öyle değil mi? Oysa kendi kendime anlam aradım. Ümitlendim. Ne kadar saftım değil mi? Ama o bakışların o güzel gözlerin benim gözlerime her değdiğinde benim hissettiklerim çok başkaydı. Mevla'm kulu sevdim seni. Keşke sende sevseydin beni. Ne çok dua ettim Rabbime ne çok ağladım seni bana nasip eylesin diye. Şimdi de dua ediyorum Rabbime eğer benim nasibim değilsen ruhumdaki, yüreğimdeki bu acıyı bu kor ateşi söndürmesi için.
Meyvedar bir ağaca inkılab etmek için kabuğunu terkeden bir çekirdek gibi, ben de o baki meyveleri vermek için bu beka-i dünyevinin kabuğunu bırakmağa nefsimi kandırdım.
Yıllarca ihanet ettim kendime. Beni ben yapan o şahane mutsuzluğumu, ucuz sevinç kırıntılarıyla tedavi etmeye çalıştım, kadim duyguların yerine kolay olanları seçtim. Kendimle birlikte bütün dünyayı da kandırdım…
Ona duyduğum sevgiyi öldürmemek için kendimi kandırdım. Çünkü sen de bilirsin. Sevgi bazen böyledir. Onun sana bir bahane sunmasına gerek kalmaz. Kalbinin onu sevmesi için her zaman geçerli bir sebebi vardır.