Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
288 syf.
9/10 puan verdi
Lawrance Durrell’in İskenderiye Kütüphanesi’nin ikinci kitabı olan “Balthazar”la macera devam ediyor. Aslında “Justine, Balthazar, Mountolive ve Clea” tek bir olay örgüsünü anlatıp, her kitapta bir önceki anlatıyı ayyuka çıkaran yapısıyla, çapraz sorguya çekilmiş bir okur gibi hissediyorsunuz. Her okuduğunuz ayrıntı, bir zaman sonra yazar tarafından adeta, “kandırdım sizi” diye bir ses beliriveriyor. Durell’in uzun yıllarını İskenderiye’de geçirdiğini de okuyunca, bu anlattıklarının ne kadarının gerçek ne kadarının kendi kurgusu olduğunu hakikaten merak ettim. Şöyle bir kurgu ve gerçeklik yüzdeliğini paylaşmasını isterdim açıkçası. Justin’de öğrendiğiniz neredeyse bütün bilgiler, Balthazar’la beraber tamamen yerle bir olup, bildiğimiz her şeyim tamamen yanlı ve yanlış bir anlatım olduğunu öğrendik. Öyle bir seri ki bu, spoiler vermeden de kitap hakkında yorum yapmak oldukça güç. Ben açık açık zorlandığımı sizlere yazıyorum, ey okurlar. Yorumu kitaptan bir alıntı ile sonlandırıyorum. Son kitap olan Clea’da sanırım net ve geniş bir yorum yapabilirim. “Çok merak ediyorum, acaba bütün bunlar bana ancak neden şimdi söyleniyor? Dostlarım baştan beri her şeyi biliyor olmalıydılar, oysa hiç kimse tek söz etmedi. Ama elbette doğrusu da bu; cambaz gergin ipin üstündeyken hiç kimsenin tek söz söylememesi, hiç kimsenin karışmaya kalkmaması, hiç kimsenin en küçük bir fısıltı bile çıkarmaması gerekir; herkes öylece oturur gösteriyi izler, ancak iş işten geçtikten sonra akıl veren çok olur.” Sayfa 50.
Balthazar
BalthazarLawrence Durrell · Can Yayınları (Modern) · 2022310 okunma
181 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Bu kitaptan ne öğrendim bilmiyorum ama çok şey bilinçaltıma girdi gibi geliyor. Pür dikkat okudum. Zevk alarak değil ama “çok önemli şeyler anlatıyor,bir satır bile kaçırmayayım” diye diye bitirdim. Ağır bir kitap bence, bilgi dolu ve yavaş ilerliyor.
İnsan Olmak
İnsan Olmak
kitabını okuduğumda, yazarın ne kadar yetkin bir Psikiyatrist olduğunu fark etmiştim. Bu kitabın da benzer içeriği olduğunu düşünmüştüm fakat daha çok deneme türünde denilebilir. Yani yazar yer yer kendi anılarına, düşüncelerine ve deneyimlerine yer vererek, bir şeyleri ispatlamaya çalışmadan ortaya karışık yazılar dökmüş ortaya. Kitabın adı gibi; Hayat. Mesleki yetkinliğinin yanı sıra, entellektüel donanımını da taktir ettim. Çok okuduğu, bir çok alanda az biraz bilgi sahibi olduğu satırlardan anlaşılıyor. Tarihi olay ve olguları uzman bakış açısı ile psikoloji penceresinden değerlendirmesi eserden daha çok sevk alarak okumamı sağladı. Uzun zamandır okuduğum türlerden farklıydı. Doğrusunu söylemek gerekirse bambaşka bir bilgi okyanusunun kenarında buldum kendimi ve bir kez daha cehaletimin farkına vardım. “Asla yeteri kadar bilgili olamayacağım” düşüncesinin yakıcılığı bir anlığına gelip oturdu göğsüme. Sonrasında, yolda olmanın bilgeliğe ulaşmaktan daha zevkli olduğu savı ile kandırdım kendimi ve okumaya devam ettim. Yeni ufuklar açan, güzel bir kitap. Mutlaka okunmalı diyemem ama vaktiniz varsa bir şans verebilirsiniz.
Hayat
HayatEngin Geçtan · Metis Yayınları · 20234,122 okunma
Reklam
248 syf.
·
Puan vermedi
Kayıp bir babanın, kaybedilen bir ülkenin ve bir diktatörün altında kayıp yaşamların öyküsü: Dönüş. Hisham Matar, Pulitzer ödüllü bu metninde Kaddafi rejiminin ondan aldığı babasının izini sürüyor, bir yapbozun parçalarını birleştirircesine ilerleyerek geriye bakıyor. Rejim tarafından kaçırılan babasının ardından yirmi iki yıl sonra ülkesi Libya’ya dönen Matar, bu anlatıda umudu ve umutsuzluğu, varlığı ve yokluğu, kaybı ve kaybın devamında süregiden yaşamı ele alıyor; edebiyatın ve sanatın rehberliğinde çatallı yollar takip ederek sabit olmayan bir değişkeni, geçmişi inşa ediyor “Kaddafi babamı aldığında beni de babamın hücresinden çok daha büyük olmayan bir yere tıkmış oldu. Bir aşağı bir yukarı volta atıp durdum, bir yöne doğru öfkeyle, diğer yöne doğru nefretle, ta ki içimin küçüldüğünü, katılaştığını hissedinceye dek. Ve genç olduğum için, nefret ve öfke de genç bir adama has duygular olduğu için, bendeki bu dönüşümün iyi bir şey olduğunu, bunun ilerleme sayıldığını, canlılık ve kuvvet belirtisi olduğunu düşünerek kendimi kandırdım. yirmili yaşlarımın büyük bir bölümünü böyle geçirdim, ta ki 2002 sonbaharında, babamı kaybedişinden on iki yıl sonra, kendimi Paris’te Pont d’Arcole’ün kenarında, aşağıdaki yemyeşil sulara bakarken bulana kadar.”
Dönüş
DönüşHisham Matar · Siren Yayınları · 087 okunma
479 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
55 günde okudu
RUH PROLETERYASININ ÇÖKÜŞÜNE DAİR
Parıltılı oyunlar istemiyorum, çamura batmış suratların, düşünce deposunda yer kalmamış kahramanların oyunlarını istiyorum. 55 günlük bir yaşam savaşı içinde kalmış bulundum. Bazen 10 gün dokunmadım kitaba. Sanki kendi hayatımın telaşı sona erecekmiş gibi, sakin bir zihinle okuyacakmış gibi kandırdım kendimi. Sonra zihnimin, düşüncelerimin rahat
Tehlikeli Oyunlar
Tehlikeli OyunlarOğuz Atay · İletişim Yayıncılık · 202231,2bin okunma
504 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Kelebek ve Kuğu Devrimi
Bu kitaba bir ara başlamış, ancak bırakmıştım. Nedenini hatırlamıyorum. Sanırım özel bir okuma olmasını istedim, belki de benim için karın ağrısı, hoş olmayan zamanları hatırlattığı için kendimi kandırdım. Ama sonunda yine de elime düştü. Demek ki romanın benim için zamanı gelmiş. Roman 8-9 yaşlarında Ali (gecekondu çocuğu) ile Ayşe (orta sınıf
Devir
DevirEce Temelkuran · Can Yayınları · 20162,519 okunma
464 syf.
4/10 puan verdi
Tozpembe Hayaller Kuran Bülbül
Bir yanlışı çok kişinin yapması onu doğru kılmaz Mümin kişi ne yaşarsa yaşasın asla yılmaz. **** Özgürlük her türlü edepsizliği hoş görmek değil Yoga, meditasyon yapacağına secde et, Hakkın önünde eğil ***** Renkleri görünce anlamalıydım kapakta pembe, kırmızı mor, eşcinselliğe ettiğini işaret! Etmez misin topluma örnek diye gösterilenlerin
Düşle, İnan, Yaşa
Düşle, İnan, YaşaCan Aydoğmuş · İndigo Yayınları · 2020410 okunma
Reklam
436 syf.
·
Puan vermedi
·
101 günde okudu
Cinayet işlemek bizi insan, değil katil yapar. Bu duygudan haz almak ilkelliktir. Körebe lakaplı seri katil, 2012 yılında işlediği on iki cinayetin ardından kayıplara karışmıştır. Kurbanlarını çocuk tacizleri arasından seçen körebe, yeniden öldürmeye başlar. Adalete duyulan güvenin yerini linç kültürünün aldığı bir devirde gizli bir kahraman olarak görülmesi onu çok büyük bir tehdide dönüştürür. Nitekim adalet, bireylerin kendi yöntemleriyle kirletemeyecekleri kadar kıymetlidir. Benliğimizin farkına vardığımız an, acının pençesinden kıvrandığımız andır. Kırlangıç çığlığı dolambaçlı kurgusu ve yüksek temposuyla tipik bir Ahmet Ümit romanı olsa da toplumsal sorunlara karşı gösterdiği hassasiyet ve tepkiselliğiyle yazarın eserleri arasında özel bir yer edinmeyi başarıyor. Kırlangıç çığlığı, ışık hızıyla değişen gündeme direniyor; fark etmemiz ve değiştirmek için eyleme geçmemiz gereken, kanayan yaralarımızı haykırıyor. Her an uyanmaya hazır o muhteşem dürtüyü bastırmak, insanlığın en masum haline, en saf doğasına dönmemek için yıllarca ihanet ettim kendime. Kendimle birlikte bütün dünyayı da kandırdım. Neredeyse başaracaktım ama bırakmadılar, benim adıma onlar öldürmeye başladılar. İşte bu yüzden geri döndüm...
Kırlangıç Çığlığı
Kırlangıç ÇığlığıAhmet Ümit · Yapı Kredi Yayınları · 201931,7bin okunma
54 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.