Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Abdulkadir ERTAKUŞ

Sabitlenmiş gönderi
Ben bütün oyunların, çocuklukla birlikte sona ereceğini bilseydim, muhakkak oynardım işte: Haini oynardım, korkağı oynardım, fakat oynardım; kimse beni sahneden çıkaramazdı. Büyüyünce bu rolleri oynamak pek hoş olmuyordu.
Sayfa 363 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Reklam
24 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
1 saatte okudu
FARKLILIKLARIMıZA DOĞRU YOL ALMAYA DAİR
"Siyah, beyaz, gri... Bu mudur dünyanın tüm renkleri." Rengarenk dünyamızda insanoğlu ne yazık ki farklılıklarını bir kenara bırakıyor ve deyim yerindeyse kocaman bir renk kaybına uğruyor. Evet evet, hafıza kaybı değil, RENK KAYBI. Ne de güzel renklerimiz vardır bizim. Bizi biz yapan o renkler. Farklılığımızın simgesi olan o tarif
Pufpanya - Kayıp Renkler Şehri
Pufpanya - Kayıp Renkler ŞehriLügen Ceren Güneş · Parmak Çocuk · 20231 okunma
24 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
1 saatte okudu
Pufpanya - Kayıp Renkler Şehri
Pufpanya - Kayıp Renkler ŞehriLügen Ceren Güneş
0/10 · 1 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Peki, ya diğerleri? Onlar da görebildi mi tablodaki bütün renkleri?
Reklam
Bazen çok küçük çocuklar yaşlarının çok ötesinde beceriler ve hatasız hareketler sergileyerek bizi şaşırtabilir. Eğer onlara göre bir çevre hazırlansa, çocuk dünyalarında karmaşık toplumsal işlevler üstleneceklerdir. Mesela, yaşıtlarına son derece ağırbaşlı bir biçimde hizmet eden, onlar için sofrayı hazırlayıp ev sahipliği yapan iki yaşında bir erkek çocuğunun bende bıraktığı derin etkiyi hiç unutmam. Bu iddialı işlerin arasında annesinin doğum günü pastasının üzerine koyduğu iki yanan mumu görünce iyice afallamıştı. Neyin ne anlama geldiğini karıştırdığı için insanlara "İki yaşındayım ve iki mumum var," diyerek ortalıkta dolaşmıştı.
Sayfa 89 - Kaknüs Eğitim KitaplığıKitabı okuyor
Çocuğun görmesi ve duyması için, yani ilk zihinsel yapısını oluştururken kullanacağı unsurları çevresinden toplaması için bu unsurları ele geçirebilmesi, onları "yakalayabilmesi" gerekir. Çocuğun belli bir işte ellerini kullanarak yaratıcı bir biçimde hareket etmesi gerektiğinde eline alabileceği şeylere ihtiyacı vardır. Yani çevresinde onu "hareket etmeye iten devindiriciler" bulunması gerekir. Fakat onun bu ihtiyacı, yaşadığı evde göz önüne alınmamıştır. Kendisini çevreleyen nesnelerin hepsi yetişkinlere aittir ve onların kullanımındadır. Çocuk için bu nesnelere dokunmak bile yasaktır. Çocuk gelişiminin bu hayati sorununa verilen tek yanıt "Dokunma!" emridir. Eğer çocuk bu tip yasaklı nesnelere dokunursa, azarlanır ya da cezalandırılır. Şayet bir şeyi yakalamayı başarabilirse, bir kemiği kaçırıp bir köşede kemiren ve kovulmadan önce bu kemikten az da olsa beslenmeye çalışan küçük, aç bir köpeği andırır.
Sayfa 84 - Kaknüs Eğitim KitaplığıKitabı okuyor
Fizyolojinin, bir çocuğun normal gelişiminin işaretleri olarak gördüğü iki büyük simgenin de hareketle ilişkili olması ilginçtir. Söz konusu iki simge yürümeye ve konuşmaya başlamaktır. Bu yüzden, bilim bu iki motor işlevi insanın geleceğini okuyabileceği bir doğum haritası olarak görmüştür. Çünkü bu iki karmaşık gösterge, gelişmekte olan insanın
Sayfa 82 - Kaknüs Eğitim KitaplığıKitabı okuyor
Giderayak
Handan, hamamdan geçtik, Gün ışığındaki hissemize razıydık; Saadetinden geçtik, Ümidine razıydık; Hiçbirini bulamadık; Kendimize hüzünler icadettik, Avunamadık; Yoksa biz... Biz bu dünyadan değil miydik?
Sayfa 72 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Değil
Bilmem ki nasıl anlatsam; Nasıl, nasıl, size derdimi! Bir dert ki yürekler acısı, Bir dert ki düşman başına. Gönül yarası desem... Değil! Ekmek parası desem... Değil! Bir dert ki... Dayanılır şey değil.
Sayfa 70 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
Tren Sesi
Garibim; Ne bir güzel var avutacak gönlümü, Bu şehirde, Ne de bir tanıdık çehre; Bir tren sesi duymaya göreyim, İki gözüm, İki çeşme.
Sayfa 70 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
Yolculuk
Rıfkı Melûl Meriç'e Ne var ki yolculukta Her sefer ağlatır beni, Ben ki yalnızım bu dünyada? Bir sabah kızıllığında Yola çıkarım Uzunköprü'den. Yaylının atları şıngır mıngır, Arabacım on dört yaşında, Dizi dizime değer bir tazenin, Çarşaflı, ama hafifmeşrep; Gönlüm şen olmalı değil mi? Nerdee!... Söyleyin, ne var bu yolculukta?
Sayfa 66 - Orhan Veli 1926 yılında Ankara Lisesi'nde (Taş Mektep) altıncı sınıfa kaydolur. Burada önce Ahmet Hamdi Tanpınar ve daha sonra Rıfkı Melûl Meriç'ten edebiyat dersleri alır. Kardeşi Adnan Veli şöyle söz ediyor: Ölümüne gelinceye kadar saygıyla sevgiyle andığı Rıfkı Melûl, onun yetişmesine gerçekten hizmet etmişti. (Orhan Veli için, Yeditepe Yayınları, 1953, s. 10)Kitabı okuyor
Bir Roman Kahramanı
Çadırımın üstüne yağmur yağıyor, Saros körfezinden rüzgâr esiyordu, Ve ben, bir roman kahramanı, Ot yatağın içinde, İkinci dünya harbinde, Başucumda zeytinyağı yakarak Mevzuumu yaşamaya çalışıyordum; Bir şehirde başlayıp Kimbilir nerde, Kimbilir ne gün bitecek mevzuumu.
Sayfa 64 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
Efkârlanırım
Mektup alır, efkârlanırım; Rakı içer, efkârlanırım; Yola çıkar, efkârlanırım. Ne olacak bunun sonu, bilmem. "Kâzım'ım" türküsünü söylerler, Üsküdar'da; Efkârlanırım.
Sayfa 58 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
Festival
Ekmek karnesi tamam ya, Kömür beyannamesi de verilmiş; Düşünme artık parasızlığı; Düşünme yapacağın yapıyı; El tutar, ömür yeter; Yarına Allah kerîm; Dayan hovarda gönlüm!
Sayfa 56 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
2.652 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.