Alçak sesle sohbet ediyorlardı, fakat bu bile bana fazla geldi. Gergin sinirlerimi uyaran her şey azap veriyordu. Dudaklar hafifçe birbirine değerken çıkan şıpırtı, çatal bıçak sesleri, tabakların şıngırtısı, her bir devinim, her bir soluk, her bir bakış beni geriyordu. Hepsi içime işleyip canımı yakıyordu. Bir budalalık yapmamak için kendimi denetlemem gerekiyordu, çünkü tüm duyularımın ateşlendiğini nabzımda duyuyordum. Bütün bu insanların hepsine elimde olmadan tek tek baktım ve öyle huzur içinde oturduklarını, ben yanıp tutuşurken onların rahatça yiyip içtiklerini görünce hepsinden nefret ettim.