MODERN TEKNOLOJİ insanı yeryüzünden uzaklaştırır. Uçaklar ve uzay gemileri yeryüzünün yerçekimini insanın elinden alır. Yeryüzü, uzaklaştıkça küçülür. Yeryüzü, üzerinde ne kadar hızlı hareket edilirse, o kadar daralır. Yeryüzü üzerinde, mesafeleri kaldırmaya yönelik her girişim insanla yeryüzü arasındaki mesafenin de giderek artmasına yol açar. Böylelikle, insanı yeryüzüne yabancılaştırır. İnternet ve elektronik posta coğrafyayı, hatta yeryüzünü ortadan kaldırır. Elektronik posta, nereden gönderildiğini belli edecek tek bir işaret barındırmaz. Bir mekânı yoktur. Modern teknoloji insan yaşamını yeryüzünden yoksun bırakır. Heidegger'in "zemin üzerinde durma" (Bodenständigkeit) felsefesi, insanları tekrar yeryüzüne döndürme ve tekrar oluşsallaştırma girişimidir.
Bu edebi tekerrür dünyasında, hızlanmanın hiçbir anlamı olmayacaktır. Sadece aynının ebedi tekrarı, eskiden olmuş olanın, ebedi hakikatin yeniden üretimi anlamlıdır, Tarihöncesi insan, daimi bir şimdide yaşar.
Hayat dediğimiz tozlaşabilir sarı kuru şeyler üzerine kurulu. Dağılıp toplanıyor, toplanıp dağılıyor. Nihai tahlilde ömür dediğimiz saman balyası değil mi? Zamanla dağılacakları toplama çabası.
Her insan biricik olarak var yeryüzünde, Bu gerçek, ağır bir sorumluluk yüklüyor omuzlarımıza. Biricik olan insan, biricik an'lardan geçiyor. Biricik insan ve biricik an, birbirinde hiç duramıyor. Bir an göz göze geliyorlar, o kadar.
Talihsiz Iffet!... Zavallı Latif!... Hiç nasip» iki sevdalı için bu denli mutluluğu çekebilir mi? Tasarladıkları bu mutluluk piyesini kara talihleri öyle korkunç bir «trajedi» ye çevirdi ki cefa çektirmeye alışkın Feleğin şu evren sahnesi üzerinde insanlara oynattığı dramlardan en acısı, en dokunaklısı da bu oldu.
Hayretten hayrete düştüm. Hayranlıkla baktığım o küçük levha gözümde evren kadar büyüdü. Hem öyle bir evren ki Feleğin ateş yağdırdığı batışları, bir kızın sevda saçan başından parlamış; dalgalı coşkun denizi, kaderin durmadan ağlattığı masum gözlerden damlaya damlaya coşmuş...
Bir hedefi ve mirası olan kişi, hedefine ve vârisine en faydalı olacak zamanda ölümü ister. Hedefine ve mirasına saygısından yaşamın kutsal mekânına cılız çelenkler bırakmaz. Doğrusu hiç istemem ip bükücülere benzemeyi: iplerini bükerek uzatırken hep daha da geri giderler."