Ey yiğit! Yüksel!.. Gök yüzünü bile ayağının altına al da göklerin üstünden gelen ilahî nâmeleri duy.
Canının kulağından gaflet ve vesvese pamuğunu çıkar da, göklerdeki coşkunluk sesleri, meleklerin tesbihlerinin uğultusu kulağına kadar gelsin.
İki gözünü de ayıp kılından, günâh tozundan temizle de, ötelerin, gayb âleminin bağlarını, bahçelerini, serviliklerini gör.
Burnundan, genzinden mâsivä nezlesini gider de, burnuna güzel mânâ kokuları, ilâhî kokular gelsin.
Beden bukağısını, beden bağını canın ayağından çöz, çıkar da, canın mânâ çimenliklerinde dönsün, dolaşsın....
Hasislik zincirini elinden, boynundan at da, şu felekte yeni bir baht elde et.
Eğer lütuf kâbesine uçmak için kanatların yoksa, aczini, çaresizliğini her şeye çâre bulan Allah'a arz et. Inleyip ağlamak, kul için güçlü bir sermâyedir. İyi bir kazanç yoludur. Baştan başa rahmettir, pek şefkatli bir dadıdır. .
Dadı da, ana da çocuk ne vakit ağlayacak ki süt verelim diye bekleşir dururlar. Allah da sizin ihtiyaç çocuklarınızı, ağlasın da süt meydana gelsin diye yarattı.
Allah; "Bana duâ edin, beni çağırın." diye buyurdu. Ağlayıp inlemeyi bırakma da, onun sevgi ve merhamet sütleri coşsun.
Rüzgârın gürültü ile esmesi, bulutun yağmur yağdırışı, bizim gamımızı, endişemizi yatıştırmak içindir. Sen biraz sabret. "Rızıklarınız göktedir." âyetini işitmedin mi? Işittinse bu süfli, bu aşa- ğılık dünyaya ne diye yapışıp kalmışsın?