Masalsı ama bir o kadar da gerçekçi öykülerden oluşan bir kitap ' Dokuz anahtarlı kırk oda'
İlk birkaç sayfada yok ben okuyamam bu kitabı diyip sonra da elimden bırakamadım. Okuması çok kolay olmayan ama satırlar arasında kaybolurken verdiği tat çok keyifli olan bir kitaptı. İnce ince dokunuyor öyküler insana, uzun uzun düşündürüyor. Kalemini, tarzını sevdim yazarın. Okurken düşünmek isteyenlere tavsiyemdir .
Farklı hayatları olan dört kadının yolları Tunus'ta bir otelde kesişiyor. Var olan yaşamlarını değiştirmek,unutmak isteyen bu dört kadın birlikte bir adamı öldürmek amacıyla yola çıkıyorlar. Yolculuk boyunca başlarına gelenlerle birlikte onları bu yolculuğa iten hikayelere şahit oluyoruz. Mühim olan; varılacak yol değil yolun kendisidir aslında. Çok güzel bir kitaptı keyifle okudum,tavsiye ederim.
"Ama sonra... Sanki... İnsanların iki paralel hayatı var. Ciddiye almıyorlar hiçbir şeyi aslında ve hepsi benden daha ciddiye alırmış gibi görünüyor. Devrimi de, aşkı da , örtünmeyi de, Allah 'ı da, ölümü de... Sanki... Ne gibi hissediyorum biliyor musun?"
"Kandırılmış gibi mi?"
"Ama öyle üstten bir aldatılmak değil..."
"Nasıl peki?"
"'Dünyadan atılmak' demiş ya Madam Lila. Öyle Mısır 'dan, toplumdan, falan değil... Gerçekten dünyadan atılmış gibi..."
Sevgi neydi? Sevgi emekti.
Çok çok güzel bir kitaptı. Filmini defalarca çok severek izlememe rağmen kitabını büyük bir heyecanla okudum. Kitapta filmde olandan çok daha fazla yer veriliyor İlyas ' ın duygu dünyasına. Onun dilinden dinliyoruz hikayeyi. Aytmatov çok güzel yazmış. Kitap bitti durdum düşündüm. Sevgi neydi? Evet gerçekten sevgi kazanması zor kaybetmesi kolay olandı... Mutlaka okuyun derim. Sevgilerimle...