Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.7
kinokume
kinokume
@kinokume
yazarımsı @sokakfanzin -
pilates eğitmeni @b-fit
Pilates eğitmeni
İstanbul
İstanbul, 27 Aralık
66 okur puanı
Şubat 2017 tarihinde katıldı
Kitap, Tuna'nın , Ada'nın gazetede çıkan haberle katil ilan edildiğini öğrenmesi ve ardından askere alınması ile başlıyor. Kitap boyunca hem o günü hem geçmişi öğreniyoruz.
Kitapta karakter sayısı fazla ve her karakter öyle güzel işlenmiş ki her birini yakinen tanıyor gibiyim ve uzun zaman sonra sorulsa da unutmayacağimi düşünüyorum. Ada Tuna Meriç Aras... İçiçe geçmiş ilişkiler arkadaşlıklar aşklar.
Beni Tuna ve Ada arasındaki ilişki çok etkiledi. Sahip olunca yitiriyoruz birçok şeyi, ben buna inanıyorum , bu iki karakter de inancımı körükledi.
Kitabı salt aşk romanı olarak yansıtmak yanlış olur. Ülkede iç savaş var ve bu durum Tuna da bazı sorunlara yol açıyor. Kitabı okurken sürekli iç savaş yok mu acaba diye düşünmeden edemiyor insan.
Sonunu havada bırakmış sanki yazar. Misal ben Ada ve Tuna nin kavuşup kavusmadigini merak ettim Ama dediğim gibi salt aşk romanı değil bu. Zaten aşklar da kavuşamayanca aşk oluyor sanki diye düşünüyorum. İşin özü kitap güzeldi, okuyun.
Osmanlı'nın son zamanları, karışık günler, belirsiz bir gelecek. Böyle bir dönemde geçiyor hikaye. Asıl kahramanımız Handan. Güzel, akıllı, ülkesi için bir çok fedakarlık yapan bir genç kız. Handan ' ın babası modern görüşlü bir Osmanlı Paşası. Handan ise daha tutucu, geleneklerine bağlı, alışkanlıklarını babası gbi kolay değiştirmeyen bir genç kız. Handan babasının aksine Mustafa Kemal 'ın direnişine destek olmak, ülkesi için savaşmak istiyor ve bu uğurda babasından gizli bazı görevler üstleniyor. Çeşitli şehirlere zorlu yolculuklar yapıyor. Her gittiği şehre, oralarda yaşayan insanlara âşık olup her seferinde İstanbul dan biraz daha soğuyor. Vatan aşkıyla yanıp tutuşan kalbine sonra bir de bir beyin aşkı ekleniyor... Handan'ın yaşadıklarını soluksuz okudum. Yalnız kitabın sonunda hayal kırıklığına uğramadım desem yalan olur ama benim hayalimdekine uymadığı için yazara kızamam:) Gerçekten çok keyifli bir kitaptı. Aslı E. Perker'in kitaplarını çok severek okuyorum ama buna bayıldım resmen. Buram buram tarih kokan, sürükleyici ve bir o kadar da keyifli bir kitaptı. Tavsiyemdir.
Yazarın daha evvel ' Mine ' isimli kitabını okumuş ve çok sevmiştim. Bu nedenle kitapçıda denk gelince düşünmeden aldım bu kitabı ama pişmanım. Konu itibariyle ilgi çekici olabilir ama ben genel olarak sevmedim. Kitap bana çok sıkıcı geldi. Son elli sayfayı atlaya atlaya okudum sonunda da keşke kendimi zorlayıp bitirmeseydim dedim. Annesinden sevgi görmemiş bir adam. O kadar yoksun ki bu duygudan, bu sebeple karşısına çıkan ve onu gerçekten seven kadınla mutlu olamıyor. Yıllar sonra geçmişle yüzleşiyor ve anılarını yazmaya başlıyor biz de bu şekilde kitabı okuyoruz. Hani okumak istersiniz belki diye konusunu ucundan yazayım dedim. Emeği hor görmeyi sevmem ama yine de güzel bir şey yazamayacağım ne yazık ki kitapla ilgili.
Okur Takip Önerileri
Farklı bir üslup, akıcı bir kitap. Uçurumdan aşağı bakan, delirmenin eşiğine gelen, delirmemeye çalışan, deliren farklı kuşaklardan farklı kadınlar. Aynı aileye mensup farklı zamanlara ait bu kadınların yaşamlarına, iç dünyalarına yolculuğa çıkarıyor bizi yazar. Biraz depresif bir kitap. Başlarda okuduğumu anlamakta zorlandım . Karakterler birbirine girdi ama kısa sürede neyin ne olduğunu anlayıp zevkle okuyup bitirdim kitabı. Çokça cümlenin altını çizdim, çokça hüzünlendim.Tavsiyemdir.
Yazarın okuduğum ilk kitabı oldu bu. Fakat kendimi kitap okuyormuş gibi değil entrikalarla dolu türk dizisi izliyormuş gibi hissettim. Bir köyde yaşayanlar, onların yaşadıkları, dram, acı, delilikler, çirkinlikler, sahtelikler... Televizyonda izlemekten kaçındığım ne varsa bu kitapta buldum hepsini. O kadar ayrıntılı tasvirler var ki , karakterlerin neresinde beni var ona kadar canlandı gözümde hepsi. Aslında konu itibariyle ilgi çekici hatta bu ilgi çekicilik yazara yetmemiş olacak ki , olmadık yerlerde olmadık sırlar açığa çıkıp Durdu. Kitap genel olarak sürükleyici, sıkılmadan kısa sürede okuyup bitirdim ama çok benimseyemedim. Kitapla ilgili yorumlara baktım ilk olumsuz yorum bana ait olacak sanırım. Tam olarak şu yüzden sevmedim diyemeyeceğim ama beni içine alamadı kitap. Belki çok entrika olması, belki bunların yansıtılışı, belki de kullanılan dil . Çok emin olamıyorum nedense. Yine de okumayın demem çünkü bu kitabı çok severek okuyacak bir kitle olduğunu biliyorum. Okuyun kararı siz verin. İyi geceler.
Kırmızı... Birbirinden farklı öykülerin yer aldığı 'Aramızdaki Şey' de , öykülerin buluştuğu ortak nokta kırmızı. Hepimizde farklı şeyler çağrıştıran bu renk, kitapta da farklı nesneleri, olayları, insanları bir araya getiriyor. Tomris Uyar'ı severim, bu kitabını da severek okudum. Yalın ama basit olmayan bir dille yazılmış keyifli bir kitap olmuş.
Ölümcül bir hastalığa yakalanan Adalet, hastalığı nedeniyle daldığı düşünceler arasında kaybolurken aklına ilk günahını bulmak gelir. Geçmişle boğuşa boğuşa ilk günahını bulan Adalet, bu günahı affettirebilmek, ama aslında kendini affedebilmek, hayatla barışabilmek, dokunabilmek, görebilmek, sevebilmek için bir yolculuğa çıkar. Bu yolculuk, onun hem içine dönmesini, hem hayatı yeniden tanımasını, hem de bizi bazen güldüren bazen ağlatan olaylar yaşamasını sağlar. Kitabın sonunu farklı düşlemiştim, çok farklı bir şeyle karşılaştım. Son sayfalarda yer alan aşk mektubunu da ayrı sevdim. Çok samimi ve güzel olmuş. Yazarın dili sade ama olayların akışı, kurgusu sadelikten daha öte. Emin olduğumuz şeylerin bile öyle olmadığını gösterip şaşırtıyor bizi yazar. Altını çizecek çok cümle bulduğum, kısa sürede okuduğum keyifli bir kitaptı. Tavsiyemdir.
Masalsı ama bir o kadar da gerçekçi öykülerden oluşan bir kitap ' Dokuz anahtarlı kırk oda'
İlk birkaç sayfada yok ben okuyamam bu kitabı diyip sonra da elimden bırakamadım. Okuması çok kolay olmayan ama satırlar arasında kaybolurken verdiği tat çok keyifli olan bir kitaptı. İnce ince dokunuyor öyküler insana, uzun uzun düşündürüyor. Kalemini, tarzını sevdim yazarın. Okurken düşünmek isteyenlere tavsiyemdir .
Farklı hayatları olan dört kadının yolları Tunus'ta bir otelde kesişiyor. Var olan yaşamlarını değiştirmek,unutmak isteyen bu dört kadın birlikte bir adamı öldürmek amacıyla yola çıkıyorlar. Yolculuk boyunca başlarına gelenlerle birlikte onları bu yolculuğa iten hikayelere şahit oluyoruz. Mühim olan; varılacak yol değil yolun kendisidir aslında. Çok güzel bir kitaptı keyifle okudum,tavsiye ederim.
Sevgi neydi? Sevgi emekti.
Çok çok güzel bir kitaptı. Filmini defalarca çok severek izlememe rağmen kitabını büyük bir heyecanla okudum. Kitapta filmde olandan çok daha fazla yer veriliyor İlyas ' ın duygu dünyasına. Onun dilinden dinliyoruz hikayeyi. Aytmatov çok güzel yazmış. Kitap bitti durdum düşündüm. Sevgi neydi? Evet gerçekten sevgi kazanması zor kaybetmesi kolay olandı... Mutlaka okuyun derim. Sevgilerimle...
Seray Şahiner'in okuduğum ilk kitabı 'Antabus'du ve çok sevmiştim. Bu nedenle bu kitabını görünce düşünmeden aldım. Bir başka kitabını şimdi görsem sanırım yine alırım ama 'Kul' isimli bu kitabı çok sevemediğimi gizlemeyecegim. Bu kitabında da yine yorgun bir kadın var. Kocası giden ve onun dönmesini bekleyen, bunun için didinen bir kadın. Kitabın son sayfalarını üzülerek okudum. Aslında genel olarak konu iyiydi de sanırım yazarın bilinçli olarak yaptığı cümle tekrarları beni çok yordu kitaptan soğuttu. Okumayın demem ama bir 'Antabus' değil asla benim gözümde.
' Derdin İncinmesin ' bir öykü kitabı. Genç bir yazar olmasına karşın yetişkin, pişmiş bir yazarın onuncu kitabını okuyor gibi hissettim kendimi. Öyle güzel cümleleri var ki... Kitabı okurken kalemi elimden düşüremedim desem abartmış olmam sanırım. Seçtiği konular , bu konuları anlatışı, kurduğu cümleler , yaptığı betimlemeler şahane. Dünyanın adaletsiz bir yer olduğuna inanan biriyimdir ben, kitabı okurken bu düşüncem pekişti. İnsanın içine dokunan, burkan kısacık güzel öykülerden oluşan bu kitabı okuyun derim.
Kitapla ilgili yorumları okuyunca sanırım sorun bende diye düşündüm çünkü çok sevdiğimi söyleyemeyeceğim. Üniversitedeki görevinden ayrılan bir hoca ve ayrıldıktan sonra tesadüfen karşılaşan öğrencisi arasında gelişen duygu yoğunluğu anlatılıyor kitapta. Bu kısa özeti hak etmeyecek ayrıntılara da sahip elbette kitap ama en temel konu bu. Evet günümüzde aşk adı verilen ama aşkla uzaktan yakından alakası olmayan bir çok ilişki görmekteyiz. Belki de bunun için okuyanlar bu saf aşka özenmiş kitabı beğenmişlerdir bilemiyorum. Aşkın saf oluşunu vurgulanması güzel elbette ama bunu yansıtışını sevemedim. Anlatım çok sade hatta sıkıcı geldi bana. Belki de yanlış bir zamanda okumuşumdur zira kitapların belli zamanları olduğuna inanıyorum. Sadede gelecek olursam ; okumayın demem ama çok bayıla bayıla da okumayabilirsiniz benim gibi, hazırlıklı olun derim.
Kitabın ana karakteri olan 5 yaşındaki kahramanımız pek de 5 yaşında gibi değil. Ana okuluna gitmek, çizgi film izlemek ve oyuncaklarıyla oynamak yerine bir cinayeti çözmeye kalkışan, kendi aile sorunlarına el uzatan küçük bir dev adam. Alper Canigüz yine güldürerek, kitabı elimden düşürmeden okumamı sağladı. Kitabın sonundaki kısacık mektup beni aldı uzak diyarlara götürdü. Zekasını, kalemini çok seviyorum yazarın. Mutlaka tanışın derim.
Yazarın okuduğum ikinci kitabı oldu bu. Bir önceki kitabıyla - Sufle- ortak özelliği fazlaca karaktere sahip olması. 'Başkalarının Kokusu' isimli bu kitap sekiz ana karakteri anlatıyor. Fakat şöyle ki, bu ana karakterler bir yerden birbiriyle ilişkilendiriliyor. Kitabın yalnızca sonunda biraz hayal kırıklığına uğradım daha değişik bir şeyler bekliyordum. Ama genel olarak severek, keyifle okudum. Akıcı bir dille yazılmış güzel bir kitaptı. Aslı E. Perker'le tanışmadıysanız bir deneyin derim.
