Bir dua cümlesi geçiriyor kalbinden kalabalıklar içinde yapayalnız bir adam; duasına kim amin diyecek?
Bir turna sürüsü geçiyor şehrin üstünden; onları kim farkedecek?
Ufukları dünyanın en güzel kızıl tonlarına boyuyor güneş, şiirini kim yazacak?
Limanda hafifçe sallanarak uyukluyor bir sandal; resmini kim çizecek?
Hayatın sırrını uluorta ifşa ediverse mesela bir bilge; o sırra kim can kulağını verecek?
Yolunu kaybetmiş şen şakrak bir nakarat; şarkısını bulmasına kim yardım edecek?
Yuvasından düşmüş bir serçe yavrusu; yuvasına kim geri koyacak?
Havada asılı duruyor bir feryad; imdada kim koşacak?
Ağlar gibi uluyor uzun uzun sokakta terkedilmiş bir köpek; başını kim okşayacak?
Bir köşede ömrünü tüketiyor eski bir ahşap konak; içine kim yeniden bir parça hayat koyacak?
Hikayenin bir yerinde ayrı düşmüş iki sevgili, aralarını kim bulacak?
Nasıl sevebildiğini unutmuş bir gönüle, sevdayı kim hatırlatacak?
Kırık kalpler, kırık hayaller, hayrına kim yapıştıracak?
***
Gökhan Özcan,
Yine Aynı Hikaye