O gün bu gün yeryüzü kelimeleri yetersiz,aşk bu dünyada kusurlu.
Annelik duygusu?
Havva'nın cennet duygusu.
Gönül evinde,kadın bedrninde,tastamam duruyordu.
Bir bedende iki ruh,iki bedende aynı bir ruh olarak yediler yasaklanmış meyveyi. Kimse kandırmadı kimseyi. Suçu ne Âdem Havva'ya yükledi ne de Havva Âdem'ini itham etti.
Tek nefisten yaratılmış,tek candan ayrılmışlardı.
Kalbin kapıları vardı. Korunması kolaydı. Ama vesvese, kapıları bir bir aşarak girmiyor,kalpte doğuyordu. Olan,doğrudan kalp evinde,gönül hanesinde oluyordu.
İsmini söyledi. Şeytan,diye mırıldandı. Işık,hava,su der gibi.
Secde gününden beri bu ismi ilk kez dilinin ucuna getirmiş,bu tekinsiz kelimeyi ilk kez söylemişti. İsmi vardı artık,öyleyse ismi varsa şeytan da vardı.
Şu ağaca yaklaşmayın.
Ağacın da hikmeti,ismiyle çağrıştırdığı yorumun zenginliği.
Öyleyse şu ağaç,
ağaç değil sınır taşı.
Edep dairesi, kulluk kaydı.
Tahayyül hududu,imkân sınırı.
Ne eksikse Âdem'de,Havva'da o fazla. Ne fazlaysa Âdem'de Havva'da o eksikti.
Onlar orada öylece birbirlerinin varlığında tamam,eksiğinde eksik. Daha fazlası yokken.
Saf güzelliğin haberi Havva'daydı. Ona bir kez bakanın,hiç bilmese de bir Yaratıcı'nın varlığına inanması kaçınılmazdı. O kadar güzeldi ki yaratılmışların bu en yenisi