Kalkıp diyecekler ki sen hayal içindesin, sen mucize bekliyorsun. Mucize ki ancak peygamberlere gelir. Derim ki evet,ben mucize bekliyorum. Ama hayal içinde değilim. Müslümanların içinde bulunduğu bu acı gerçeği haykırıp durarak Allah'ın lûtf edeceği, âdeta mucize kadar büyük bir atılımı bekliyorum... bin parçaya bölünmüş milletimden bir mucize kadar zor bir atılım bekliyorum. Kendine gelmesini, birleşip bütünlenmesini, çevresini, öteyi, beriyi aydınlık gözlerle görmesini bekliyorum. Peygamberin ruhaniyeti adına, diri Kur'an'ın yüzü suyu hürmetine, Kutsal İslâm inancı onuruna Allah'tan bir mucize bekliyorum. Böyle bir mucizeye lâyık olacak değişim ve diriliğe ermemizi gece ve gündüz Râhim ve Rahman olan Allah'tan umuyorum bekliyorum.
Ne aça acımalı, ne bikese, ne yoksula... Kim ki sensiz, kim ki senden habersiz, ona yanmalı, ona ağlamalı...
Dünya bunu bilse, buna inansa âh, ne kavga kalır ne de nizâ!
Anadan doğma kör bile gün olup gözlerinin açılacağı ümidini besler.
Yâ Rabbi, ben de senin sırlarını görmekte gözsüzüm.
Benim de basiret gözümü açacağın günü bekliyorsam, cü'retime kızıp bana darılmazsın, değil mi?
Sonra gittin.
Birlikte kışlıkları naftalinleyecektik.
Söz vermiştim unutmayacaktım gözlerini.
...
Sonra gittin.
Çocuk oldum bir daha, ağladım.
Kaç şiir, kaç kere sular altında kaldı.
Cümle âlem bilip öğrensin ki, gönlümü düşürdüm. Kayboldu. Yalnız acısı kaldı. Kaybımı arayıp bulmak için bana kim yardım edecek?...
Bulmalıyım. Bulmam lazım.
Ta ki gönül nedir bilmeyenin eline geçmeden, başkaları arayıp bulucu olmadan, onu tekrar yakalamalıyım.