Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

1930-1938 Döneminde Türk İnkılabı'nı Teorileştirme ve Yorumlama Denemeleri

Sedat Gencer

1930-1938 Döneminde Türk İnkılabı'nı Teorileştirme ve Yorumlama Denemeleri Gönderileri

1930-1938 Döneminde Türk İnkılabı'nı Teorileştirme ve Yorumlama Denemeleri kitaplarını, 1930-1938 Döneminde Türk İnkılabı'nı Teorileştirme ve Yorumlama Denemeleri sözleri ve alıntılarını, 1930-1938 Döneminde Türk İnkılabı'nı Teorileştirme ve Yorumlama Denemeleri yazarlarını, 1930-1938 Döneminde Türk İnkılabı'nı Teorileştirme ve Yorumlama Denemeleri yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Alp için Kemalizm‟in asıl radikal tarafı toplumu değil bireyin bütün değerlerini değiştirmiş olmasıdır.“Kemalizm‟le birlikte, Türk camiası, çehresini değiştirmiştir. Böyle bir değişmenin belki tarihte emsali bulunabilir. Fakat iş yalnız bununla kalmamış, milletlerin tarihinde hiç benzeri olmayan bir şey vukubulmuş, Kemalizm sayesinde yeni Türkiye‟de ferd dahi tavrını, maneviyatını değiştirmiştir.” 893
“… Kemalizm‟in çok şiddetli bir disiplin taraftarı, çok otoriter bir rejim olduğu hiç kimse için sır değildir. Bu ise, klasik telakkilere göre, demokratik prensiplerin tam zıddıdır.” Tekin Alp
Reklam
İnkılâp, modernleşme projesinin pragmatizmiyle, düşünsel sınırları pek geniş olmayan bir entelektüel faaliyet alanı yaratmıştır “Kemalist aydından Kemalist ideali, Kemalist projeyi taşıması, ona bir temel felsefi ya da ekonomik bir temel sağlanması istenmiştir” 203; Aynı şekilde, Küçük de “Kadro” örneğinden yola çıkarak şu tespitte bulunmuştur. “…Kadro hareketi, bir yandan Kemalist ideolojinin oluşumuna katkıda bulunurken, diğer yandan da Kemalist rejime sadakat ifade etmeyen tüm aydınların ve aydın hareketlerinin ortadan kaldırılmasının aracı olarak ortaya çıktı… Kadro hareketi ile birlikte bir avuç aydın bir yumak aydını yüzyılların yoksulluğu için suçlu sandalyesine oturtuyordu. Ceza almamanın kapısı açıktı: Kemalist inşa hareketine katılmak” 204
Cumhuriyet-ulusal egemenlik ilkesiyle siyasal otoritenin sekülarizasyonu/dünyevileşmesini gerçekleştirmiştir.124 Bununla bağlantılı olan diğer bir nokta yurttaşlığın yeniden tanımlanmış olmasıdır. Aydın otoriterizmi bu dönemde hem ideal yurttaşı (aydınlanmış birey) hem de aşkın devleti yaratmakla sorumludur. Bu aynı zamanda ulusçuluk ideolojisi doğrultusunda kurulan ulus devletin iç paradoksudur. Ulus-devlet ve ona yapılan vurgu sonuç olarak ideal insanı (fikri, irfanı ve vicdanı hür olan insan) yok etmiştir.
“Cumhuriyet rejiminde büyük ölçüde modernleşmenin zorunlu bir unsuru olarak görülmesi nedeniyle laisizm ideolojisinin karakteri değişmiştir. 1923 sonrasında üstün bir konuma yerleşen bürokratik seçkinlerin büyük “modernleşme” ve “ilerleme” olgularına ekonomik, sosyal ve politik ilerleme olarak değil, özünde kültürel bir değişme hareketi olarak baktılar… Böylece Cumhuriyet rejiminde laisizm, Türklerin beyinlerini İslam‟ın egemenliğinden kurtarmak ve böylece arzulanan bir şey olduğu düşünülen çağdaş uygarlığın ilkelerini benimsemelerini sağlamak amacıyla geliştirilmiş pozitivist bir ideoloji oldu. Başka bir deyişle modern Avrupa uygarlığını yakalamak ancak düşünsel düzlemdeki değişim yoluyla gerçekleşebilecek yeni bir inanç haline geldi.”44 44.Karpat, a.g.e, 2007, s.43
İnkılâp kadrosu hem ittifak içinde bulunduğu sınıflarla hem de bu ittifakın dışında tuttuğu sınıflarla problemler yaşamıştır. Bu bakımdan Cumhuriyet, ilk devirlerinde ve 1930‟dan sonra üretimi ve halkın refahını artırmak için büyük çaba sarf etmişse de, idarecilerin devletçi felsefesi ve otoriter davranışları, artan üretimin dar bir grup içinde dağıtılmasıyla sonuçlandırılmıştır. Tepeden inme eğilimli, verimlilik ve modern ekonomi ile bağdaĢmayan devlet kapitalizmi ve onun gerçekleştirdiği endüstrileşme, köylünün istismarını beraberinde getirmiş yoksul sınıflar üzerindeki sömürüyü artırmış, istenen sermaye birikimi sağlanamamıştır. 41 41.Timur, a.g.e, s.121, Karpat, a.g.e, 2008, s.76