Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Dünyanın 105 Yıllık Tarihi (1945-2050)

2050'ye 5 Kala

Oktay Sinanoğlu

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Zaten yavaş yavaş (1953'ten beri) Atatürkçülüğün da sahtesi mebzul olmuş, o geniş ve derin kavram, "Atatürkçülük=layiklik=Müslümanlık düşmanlığı" gibi ikisi de müthiş bir yalan olan sahte formüle dönüştürülmüştü.
Sayfa 16 - bilim+gönülKitabı okudu
Asfaltın her kara zerresi "İnsanın canı çıksın, küresel kıraliyetçilerin taşyağına dayalı hâkimiyeti yaşasın" diye haykırıyor.
Sayfa 26 - bilim+gönülKitabı okudu
Reklam
umarım görürüm
2030'a doğru Asyalı olmaktan kıvanç duyan Türk Devletleri öz erke, maden ve tarım kaynaklarına sahip çıktılar, dünyayı besleyecek duruma geldiler, güçlendiler.
Sayfa 14 - bilim+gönülKitabı okudu
İyiden iyiye toparlanan Avrasya 2035'te Avrasya Birliği'ni (A.B.) kurdu.
Sayfa 14 - bilim+gönülKitabı okudu
'Mor gıç'
Mortgıçın her türlüsü bilhassa Azmanistan'da çok yaygındır. Zâten gırtlağına kadar borca batırılmış olan halk ancak mortgıçla ev sahibi olabilir. Bunda "birinci mortgie's kullanılır; ev fiyatının bir kısmını peşin öder, gerisini evin bankaya ipoteklenmesi karşılığı 15, 20, 30 yıllık bankadan ev borcu olarak alırsın, yâni banka öder. Sen de her ay faizi ile birlikte bu uzun vadeli borcu ödersin [tabii vâde sonuna kadar evin fiyatının üç misli gibi bir miktarı ödemiş olacaksın (hesabı kolaydır, borcu alıyorsan sen de hesapla]. Peki bir iki ay ödemeni yapamazsan ne olur? Ne olacak, içindeki eşyalarınla birlikte evine el koyar, seni mor-gıç üstüne kapının önüne oturturlar. İşte Azmanistan'da, durumu, varlığı iyi gibi görünürken, maddî ihtirasa kapılıp ayağını yorganına göre uzatmadığı için, kısa sürede pis parklarda, fare ve katil yuvası karanlık sokak aralarında yatar hâle düşen pek çok evsiz barksız vardır. Bu insanlık anlayışından yoksun, kısa vâdeli kârdan başka bir şeyi kaale almayan büyük şirket ve devlet düzeninde insanın, çoluk çocuğun gözünün yaşına bakmazlar.
Sayfa 30 - Azmanistan:ABDKitabı okudu
Vatan topraklarını teslim etmek mânâsına, Atatürk'ün sonuna kadar tarih boyu, hiçbir Türk devletinde gelmemişti. İşte fecaatlerin en korkuncu.
Reklam
"Vatan" kavramları, milli hisleri kalmadı. 50 yıllık böyle bir süreçten sonra, "küreselleşme" yalanlarının, "özelleştirme" edebiyatının kurbanı oldular; en derini ve tehlikelisi yabancı dille eğitim marifetiyle kimliklerini unuttukları gibi, düşünme, sorgulama yeteneklerinden arındırıldılar. Yüzüne maske takmış sırıtan dış düşmanlarının, ülkelerinde kilit mevkilere yerleştirilen iç düşmanlarının sinsi yıkımlarına karşı kendilerini koruyacak bağışıklıkları, muafiyetleri yitti. Sonunda vatanlarının topraklarını, tapularını düşmanlarına kendi elleriyle teslim edeceklerin ve edenlerin sayısı arttı da arttı. Halklarının her kesimi bir gün baktı ki ne hayati kamu kuruluşları, ne tarım ve hayvancılıkları, ne de toprakları kalmış. Yüksek faizli, tefeci dış borçlarıyla ithal edilen ıvır zıvır, çıtır pıtır malları rehavet içine tüketirken uyuya kalmış gâfil halklar mızıka sesleriyle yarı uyandıklarında baktılar ki sepet havası çalıyor, davullarla, ve tabii hoparlörlerle "Tapular bizim, herkes hemen evini barkını, yerini yurdunu terk etsin. Biz, tapularınızın yeni sahipleri geliyoruz. Yeni mülklerimizde oturacağız" diye duyuru yapılıyor, emirler yağıyor. Halktan bazı, kendilerini cin zan eden, süper ahmaklar "Oh oh, turist geliyor" deyu sevinecek gibi oldular. Bu sefer de irkilen bazıları onları dövmeye kalkınca, yabancı polis önüne gelene saldırmaya başladı. Bir patırtıdır, bir hengâmedir gidiyor; davullu zurnalı. Tabii bu daha işin başı, sonradan daha neler olmadı ki, tehcirler, tehcir kampları, ve beteri şeyler, söylemeye dilim varmıyor. "Uyusun da büyüsün, ninni."
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.