Büyülü gerçekçilik akımının temsilcilerinden olan bu kitabı nasıl severek bir çırpıda okudum!Bir taraftan baktığında pembe bir aşk hikayesi gibi duruyor ama başka bir taraftan baktığında direnen bir kadının hikayesini okuyoruz.Birden ortaya çıkan olağanüstü olayları okumak çok keyifli.Ah Tita, ne güzel bir karakterdin sen! Tita ve Pedro'nun imkansız büyük aşkının omurgasını oluşturduğu kitap,Meksika Devrimi sırasında yaşanan olaylarla da süslenmiş, toplumsal bir yapıya bürünmüş.Çok detaylı dile getirmese de travmatik olaylar da arada "dan"diye insanın yüzüne çarpıyor.Her bölüme yöresel bir yemek tarifi ile başlayan yazarın dili oldukça özgün ve akıcı,yemek tatları ile şekillendirdiği çok yaratıcı betimlemeler gözüme ilişti.Her bölümde ağzımda ayrı bir tat kaldı.Tita karakterini çok sevdim(bazı kararları içime sinmese de).Onu güçlü ve direngen buldum.Ayrıca Tita'nın annesiyle ilişkisi de insana okurken "Ya sabır!"çektirecek nitelikteydi.Her şeye rağmen Tita'nın annesinin gençliğinde yaşadıkları da toplumsal baskı ve ırkçılığın ne kadar kötü kavramlar olduğunun göstergesiydi.Kitapta güçlü olan kadınları okumaktan keyif aldım.Sadece aşk romanı olarak bakmazsanız eşeleyince çok derin mesajları olan özgün, yaratıcı bir eser.Büyük bir kısmını metrobüste okuduğum halde hemencecik bitiverdi,tadı damağımda kaldı.