Bir toplumun ekonomik olarak büyümesi için insana,bilgi ve güvene ihtiyaç vardır derler.İktisadi büyümenin ilk unsuru olan insan,ekonominin temellerinin atılmaya başlandığı dönemden bu yana yalnızca erkeklere atfediliyor. . Peki ama gerçekler bundan ibaret mi? Şimdi iktisadın fikir babası Adam Smith'i karşımıza alma fırsatımız olsaydı ve iktisat nedir diye sorsaydık belki de kalıplaşmış tanımlardan birisini duymamız kaçınılmaz olacaktı.Hadi kalıplaşmış ifadeleri bir kenara bırakalım,bence iktisat kadının doğasında var ve kadın bundan kaçamaz bu konuda hemfikir olalım. Çünkü Smith bile görünmez el teorisi içinde tam olarak bundan bahseder. Görünmez el,her şeydir. Her şeye dokunur,yönetir,karar verir ama ne görünür ne hissedilir. Sistemi çekip çevirir.Bu durumda her kadın Keynes'i karşısına alarak iktisat,sanatı görmenin mantığıdır, aracı değil diyebilir. Çünkü iktisat,sevginin nasıl konserve edileceğinin bilimidir ve bu bilim "aşkı konservelemek" ister.
Her ne kadar bugün iktisat biliminin temelinde yatan binlerce erkek olsa bile başta Smith olmak üzere bu iktisatçılar sevginin konservesini yapıp bir kavanoza doldurmuş,kavanozun etiketine ise "kadın" yazmışlardır.