“Okumak , bir kazançtır. Ama ben kazanç sözcüğünü oldum olası sevmem, bu yüzden bunu okuma sevinciyle yan yana koymak gerektir. Sevinç de çok şey kazandırmaz mı insana?”
Tarih yazarları ile ‘yaratıcı’ yazarlar, yani destancılarla hikayeciler, şairlerle önemli kişilerin görüp geçirdiği olayları aktaranlar, yani menakıbnameciler ki belki bu sonuncular iki şeyi bir arada yapıyorlardı, çok yakın döneme kadar birbirlerinden pek ayrılmamışlardı.
"...Seyahatname,başta da söylediğim gibi,pek çok bölümlere ayrılabilecek,evrensel,bugünkü edebiyatımıza da pek çok açıdan kaynaklık etmiş,özel bir metin.Bugün Evliya Çelebi'ye özgü üslubu,mizahı,abartıyı ve zengin,ele avuca sığmaz Türkçe'yi Refik Halit Karay'dan Memduh Şevket Esendal'a,Ömer Seyfettin'den Onat Kutlar'a,Erdal Öz'e,edebiyatımızın ustalarında da rahatlıkla göreviliriz.Sonunda edebiyat dilimizin yalnızca sözcükleriyle değil,bu sözcükler aracılığıyla aktarılan ruhuyla da yapılan bir şeydir..."
Allah aşkına söyleyin: Tatsız tuzsuz bir metni kim ne yapsın öyleyse? Sevgili Erdal Öz ne güzel söylerdi: "Bir hıyarı ısırdınız, acı. Sonuna kadar yer misiniz?"