Yazar bu güzel eserine,
"Bazı vakitler söyleyemediğin sözler öyle ağır gelir ki sinene. İşte ben en ziyade o vakitlerde yazmayı sevdim..."
diyerek başlıyor ve
"Bir şeye inandım hep. O da şu ki; her yazar, her şair ömrü boyunca tek bir cümleyi arar durur. Bulursa ne mutlu ama bulamazsa onu, ömrü aramakla geçer belki de. Susamaz ve durduramaz içindeki o ateşi zira bilir ki sönerse o ateş bir daha yanmaz. Yazmak işte o ateşe birkaç parça odun atmak gibi.Can yaksa da hoş şey..." diyerek devam ediyor.
Gerçekten insanı kendi derdiyle dertlendiren yazarlardan biri Fatih Duman. Bu eserinde de bize İstanbul'u, Ayasofya'nın mahzun bekleyişini, yozlaştırılan mazimizi, aşkı, ölümü, edebi ve daha nice duygu yüklü konuları bir dost hasbihali havasında bize aktarıyor. Çok beğenerek okuduğumu ifade edebilirim. Kitabı bilerek değil güzel bir tevafuk sonucu almış olmam da ayrı bir güzellik oldu benim için. Sizlere de tavsiyemdir.
( Eğer isteyen olursa bu kitabı bir okura hediye etmek isterim :)
Yine yazarın sonsöz yerine yazdığı cümlelerle bitirmek istiyorum. Hepinize keyifli okumalar dilerim.
"İşte öyle ey kâri, ben o tek cümleyi bulabilmek için mürekkepten bir deryada kağıtlardan sandal yapıyorum hâlâ kendime ve kalemden yapılmış kürekleri çekiyorum...
Deniz dalgalı, kalemlerim kırılıyor..."