Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ahlakın Soykütüğü Üstüne

Friedrich Nietzsche

En Yeni Ahlakın Soykütüğü Üstüne Sözleri ve Alıntıları

En Yeni Ahlakın Soykütüğü Üstüne sözleri ve alıntılarını, en yeni Ahlakın Soykütüğü Üstüne kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kişi, kendine en uzak olandır.
Say Yayınları, 6. Baskı 2013Kitabı okudu
Böylece felsefeci evlilikten, onu evliliğe götürebilecek şeylerden de kaçınır - en iyiye giden yolunda bir engel ve bela olarak evlilik. Şimdiye kadar hangi büyük filozof evlendi ki? Herakleitos, Platon, Descartes, Spinoza, Leibniz, Kant, Schopenhauer - evlenmediler: Üstelik evli olmaları düşünülemez bile! Evli filozof komediye aittir(Aristophanes'in Bulutlar komedyası), savım bu: Kuralı bozan bir Sokrates var - sinsi Sokrates, öyle görünüyor ki, acı mizahla yürüttü evliliğini, bu da savımı destekliyor. Her filozof, kendisine çocuğu olduğu söylendiğinde, Buddha'nın dediğini der: "Rahula doğdu bana, bir pranga vuruldu ayağıma." (Rahula, burada, "bir küçük şeytan" demek).
Reklam
Gayret
İnsan istememeye karşı, hiçliği istemeyi seçiyor...
Sayfa 177Kitabı okudu
Ne kadar hoştur her konuşma ve seslerin her yalanı..
Sayfa 7
“Kutsal kitaplarda çokça adı geçen 'şeytan', gerçek dünyada size ahlak dersi veren bir yobazdan başka bir şey değildir." diyor ve ekliyor: "Kim namus ve ahlak şövalyeliği yapıyorsa, bilin ki en namussuzu odur.'”
Hayret, nasıl da tanrılardan yakınıyor bu faniler! Yalnızca bizden gelir kötülük derler, oysa bilmezler, yaratırlar akılsızlıklarıyla kendi felaketlerini yazgılarına karşı."
Reklam
Onu herhangi bir sözde yarardan türetmek, halk bilincinde çok temel sayılır, birçok sebepten dolayı, bugün sallantıda olan cezaya inanma, hep en güçlü desteğini buradan alıyor. Ceza suçlu insanda suçluluk duygusu uyandırmalıdır diye düşünülüyor; "kara vicdan" "vicdan azabı" denilen şu ruhsal tepkinin gerçek aracı aranıyor onda. Böylece, bugün uygulanırken bile, psikoloji ve gerçeklik yanlış anlaşılıyor; hele insanın o en uzun tarihinde, tarih öncesinde uygulanırken daha da çok! Kesinlikle suçlular ve tutuklular arasında bu vicdan azabı son derece seyrek rastlanıyor; tutukevleri ve ıslah evleri, kemirici kurtların boy attığı yuvalar değil: Birçok durumlarda yeterince gönülsüz, eğilimlerin zıttına tüm vicdanlı gözlemciler birleşiyor bunda.
Yeryüzündeki her şeyin yaptığı gibi kendini yenmekle son buluyor. Bu adaletin kendini yenme- si: Kendine verdiği güzel ad biliniyor-merhamet; söylemeye gerek yok, merhamet, en güçlü insanların, dahası, hukukun ötesinde olan- ların bir ayrıcalığı olarak kalıyor.
. Bu; yalnız bir tahmin olarak ileri sürülüyor: çünkü böylesine yeraltı nesnelerinin dibini bulmak zor, ayrıca da acı verici; kim burada, "intikam" kav- ramını beceriksizce araya sokmak isterse, bu konu üstündeki sezgisini arttıracağı yerde, köreltir, bulandırır (-intikamın kendisi bizi aynı so- runa götürür: "nasıl oluyor da acı çektirme bir bedelle ödeniyor?"). Bana öyle geliyor ki, şu evcilleştirilmiş uysal hayvanların inceliği, bundan da öte bağnazlığı (modern insandan, bizden söz ediyoruz), bütün canlılığıyla önüne konan şeyin, şu kadarını olsun anlamamakta inat ediyor: Zulüm eski insanın büyük şenlik sevincini oluşturmuştur; gerçekten de, hemen hemen tüm hazlarının bir yapı taşıdır; nasıl da çocuksu bir saflıkla, nasıl da günahsız bir biçimde, bu insanların zulme olan gereksinmeleri kendini ortaya koyuyor, nasıl da temelde tümüyle "çıkar gözetmeyen bir şer" olarak (ya da Spinoza'nın deyimi- yle sympathia malevolens) 80 insanın normal bir özelliği gibi ileri sürülüyor: vicdanın yürekten evet dediği bir şey olarak! Daha da de- rinlere bakabilen bir göz, belki şimdi bile, insanın bu en eski ve en te- melli şenlik sevincini görebilir;
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.