Her gün oğullarının konuşmalarını düzeltiyor,terbiyeli olmayı öğretiyor,morallerini yükseltiyor,yaklaşımlarını canlandırıyor ve yine her gün büyük bir kirli çamaşır yığınıyla karşılaşıyordu.
Her gün oğullarının konuşmalarını düzeltiyor,terbiyeli olmayı öğretiyor,morallerini yükseltiyor,yaklaşımlarını canlandırıyor ve yine her gün büyük bir kirli çamaşır yığınıyla karşılaşıyordu.
Bu da doğruydu. Yine de başroldeki genç kadın oyuncunun göğüslerini hayal etmenin baştan çıkarıcılığı olmadan bu senaryoyu yazacak cesareti bulamayan Chip'e göre haksız ve acımasız bir görüştü. "Herhalde haklısın," dedi Chip. "Gerçi fizikselliğin bir kısmı bilinçli olarak veriliyor. Çünkü burada bir ironi var; bak görüyorsun, kız adamın aklını çekici bulurken, adam kızın..."
"Ama bunu okuyan bir kadın açısından,"dedi, Julia inatla, "tavukçu dükkanından söz ediyormuş gibi geliyor. Göğüs, göğüs, göğüs, bacak."
" bunun nedeni depresyon geçiriyor olman baba. Klinik depresyon..."
" sende öylesin. "
" yapacağın şey tedavi olmak. "
" beni duydun mu? sende öylesin dedim. "
" neden söz ediyorsun? "
" anla işte. "
" baba, biz neden söz ediyoruz? Bütün gün koltukta oturup uyuyan ben değilim. "
" içinden uyuyorsun," dedi Alfred.
" tümüyle yanlış.
" bir gün anlarsın. "
“bana göre şu çok açık, eğer hayat devam ediyorsa, orada bir şeyler yaşanıyor. bazı şeyler değişiyor, bazı şeyler sona eriyor. tanıdığın bazı insanlar ölüyor."
Çevresindeki yeni zenginleşmiş milyonlarca Amerikalı da kendini herkesten farklı görme olgusu peşinde koşuyordu. Ayrıca parası olmadığı halde kusursuzluğu arayan milyonlarca geç Amerikalı da vardı. İşin acı yanı ise, kimsenin herkesten farklı ya da kusursuz olamayacağıydı; böyle olduğu takdirde kimler sıradan insan olarak kalabilecekti? Göreceli olarak kusurlu olmak görevini kim üstlenecekti?
Chip’e göre iki ülke arasındaki tek fark, Amerika’daki birkaç zenginin yoksulların beyinlerini uyuşturan, ruhlarını öldüren eğlenceler, aygıtlar ve ilaçlarla baskı altında tutması ve buna karşılık Litvanya’daki birkaç güçlünün güçsüzleri şiddet tehdidiyle sindirmesiydi.