Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Aisopos Masalları

Aisopos

En Eski Aisopos Masalları Sözleri ve Alıntıları

En Eski Aisopos Masalları sözleri ve alıntılarını, en eski Aisopos Masalları kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
1 İYİLİKLERLE KÖTÜLÜKLER Kötülükler iyilikleri güçsüz bulmuş, yeryüzünden sürmüşler. Onlar da ne yapsın? Göğe ağmış, yüce tanrı Zeus'un (1) önüne çıkmışlar: "Bizim durumumuz ne olacak? Bundan sonra insanoğlu için bizim elimizden ne gelir?" diye sormuşlar. Tanrı: "Siz artık insanoğluna hepiniz birden gitmeyin, birer birer gidin" demiş. O gün bugün kötülükler insanların yanıbaşındadır, saldırıp durur; iyiliklerse gökte oturduklarından, uzun zaman geçer de ondan sonra inerler. Bu masal da gösteriyor: Bir iyilik mi umuyoruz? Çok bekleriz; ama başımızda dolaşan kötülük çabucak gelip çatar
PUTÇU Adamın biri tahtadan bir Hermes (2) yontusu yapmış, pazara götürüp satılığa çıkarmış. Bakmış ki alan olmuyor, ille bir alıcı bulayım diye başlamış bağırmaya: "Bu benim sattığım tanrının insana çok iyiliği dokunur, her işinde kazancını artırır." Oradan biri geçiyormuş, durmuş: "Be adam! O kadar iyiliği dokunursa ne diye satarsın? Sakla da sana iyilik etsin" demiş. Putçu: "Beklemeye vaktim mi var benim? Ben hemen bir yardım istiyorum. Oysa ki bu, acele nedir, hiç bilmez: durur durur da ondan sonra eder edeceği yardımı!" demiş. Bu masal, hep çıkarlarını arayıp tanrıları bile umursamayan kimselerin durumunu gösterir
Reklam
MARTI KUŞU Martı kuşu yalnızlığı sever, bunun için de hep denizlerde yaşar. Derler ki insanlardan korunmak için gider, yuvasını da deniz boyundaki kayalar üzerine kurarmış. Böylece bir martı, yumurtlama vaktinde, bir buruna gitmiş, suların üzerinde bir kaya bulup oraya yuva kurmuş. Ama yiyecek aramaya çıktığı bir gün yel esmiş, deniz kudurmuş, ta kayanın tepesine yükselip martının yavrularını boğmuş. Martı dönüp de başına gelenleri görünce: "Eyvahlar olsun! Ben karaların düzenlerinden korkup sulara sığınmıştım; meğer deniz daha hainmiş!" diye ağlayıp inlemiş. Nice insanlar da vardır, kendilerini düşmanlarından korurlar ama hiç farkına varmadan, düşmandan da daha tehlikeli dostların eline düşerler.
ZEUS İLE UTANMA Zeus insanı yarattıktan sonra ona türlü duyguları, düşünceleri de vermiş, ama mayasına utanma katmayı unutmuş. "Acaba neresinden soksam?" diye bir hayli düşünmüş: "Bari dibinden sokayım!" demiş. Utanma önce razı olmamış: "Ben öyle yerlerden giremem" diye dayatmış; bakmış ki Zeus zorluyor, dediğini ille yaptıracak: "Peki," demiş, "gireyim; ama bir koşulla: Eros buradan girmeyecek; o girerse ben durmaz, o saat çıkarım." İşte bunun içindir ki ahlak düşkünlerinde utanma olmaz. Aşk insanı bir kavradı mı, utanmaya yer komaz; bu masal onu gösteriyor.
ZEUS, PROMETHEUS, ATHENA, MOMOS Zeus bir boğa yaratmış, Prometheus bir insan yaratmış, Athena tanrıça da bir ev yapmış. "Momos'a ( 22) soralım, hangisi daha güzel oldu?" demişler, kalkmışlar, Momos'a gitmişler. Momos kıskanmış onları. Zeus'a: "Bu hayvanı yaratmışsın, ama gözlerini neden boynuzlarına koymadın? varacağı yeri nasıl görsün?" demiş; sonra Prometheus'a dönmüş, insanı göstererek: "Sen de bunun yüreğini dışarı çıkarmalıydın ki kötülüğü gizli kalmasın, ne düşünüyorsa herkesler görüp anlayabilsin" demiş. Athena'nın yaptığı evi de beğenmemiş: "Hani bunun tekerlekleri? Olur ki yanına bir kötü gelir; o zaman nasıl kalkıp da uzaklaşır?" demiş. Zeus, Momos'un kıskançlığına kızmış, onu Olympos'tan kovmuş. Bu masal da gösteriyor: ille kınamak isteyen her işin bir eksiğini bulur.
YENGEÇLE KIZI Yengecin biri kızına: "Öyle yan yan yürümesene! O ıslak taşlara sürtünmesine!" der dururmuş: bir gün kızı dayanamamış: "Anne," demiş, "hele sen bir doğru yürü de ben de sana bakıp doğru nasıl yürünür öğreneyim." Elâlemi kınayıp ders vermeye kalkmadan önce insan kendi huyunu, kendi yürüyüşünü düzeltmelidir.
Reklam
Kötülükler iyilikleri güçsüz bulmuş, yeryüzünden sürmüşler.
Şerefsiz nasıl hor kullanmışsa kiri pak olmuyor
Adamın biri zenci bir köle almış: "Eski efendisi aldırmamış, temizliğine bakmamış da onun için bu böyle kapkara olmuş" diyerek hamama sokmuş. Yıkamış, yıkamış, bir daha yıkamış, ama ne su işe yaramış, ne sabun; bir türlü ağartamamış, pek üzerine düştüğü için üstelik bir de hasta etmiş.
Sizi gidi yılanlar sizi, kanmayız
Bir gelincik bir çiftlikte birkaç hasta tavuk olduğunu öğrenmiş, hemen hekim kılığına girmiş, yanına da aletlerini alıp oraya gitmiş. Çiftliğin kapısına gelince içeriye seslenmiş: "Nasılsınız bakalım? Hastasınız diye duydum, iyileştirmeye geldim." Tavukların hepsi bir ağızdan yanıtlamışlar: "İyiyiz, bir şeyimiz yok bizim; hele sen buradan git, daha da iyi oluruz!" demişler. Kötüler asıl meramlarını gizleyip iyilik etmek ister gibi gözükmeye kalkarlar, ama aklı başında kimseler onların düzenini anlayıverir.
Çoban keçilerini otlağa götürmüş, bir de bakmış ki hayvanlarının arasına yaban keçileri karışmış. Hiç ses etmemiş, akşam olunca hepsini alıp ağıla götürmüş. Ertesi gün bir fırtına kopmuş. Çoban hayvanlarını dışarı çıkaramamış, hepsine de içeride bakmak zorunda kalmış. Ama kendi keçilerine birer tutam ot vermiş: "Ölmesinler, yeter!" demiş; ötekilerini ise kendisine bağlanıp da kaçmasınlar diye bol ot vererek iyice beslemiş. Fırtına geçip de hava düzeldikten sonra hepsini almış, çayıra çıkarmış; yaban keçileri dağı bulunca dağılıp kaçıvermişler. Çoban: "Ben size o kadar iyi bakayım da siz böyle kaçıveresiniz! Amma da nankörmüşsünüz ha!" deyince, keçiler dönüp: "Biz senden asıl onun için kaçıyoruz ya! Bizi daha dün buldun, kaç yıllık keçilerinden daha iyi baktın; yarın da başkasını buldun mu, bizi bırakıp onların yüzüne gülersin!" demişler. Bu masal da gösteriyor: Daha yeni tanıdığın bir adam sana, kırk yıllık arkadaşlarından çok dostluk gösteriyorsa, sakın kanma onun sevgisine. Bil ki arkadaşlığınız ilerledikten sonra, o başkalarıyla tanışırsa bu kez de seni bırakır, onların yüzüne güler.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.