Biz yalnız Cumhuriyetçilik ve halkçılık prensipleriyle yetinmiyoruz, "Kemalizm" denilen bir işarete doğru atılıyoruz, dilden dile, ağızdan ağza "Kemalizm" parolasını veriyoruz.
... bir milletin ve bir devletin tam bağımsız bir devlet ve millet olmak için kendi hayatından doğmuş ve kendi hayatına uygun kendi öz malı bir rejime sahip olması lazımdır. Böyle olmazsa vaziyet yurdun bir parçası yabancı istilası altında bulunduğu zamana benzer.
Egemenlik hakkını, ulus adına Kamutay kullanır. Törütgen ve yürütgen yetkiler Kamutay'da toplanır. Kamutay törütüm yetkisini doğrudan doğruya kendi kullanır. Yürütüm yetkisi kendi arasında seçtiği Cumhurbaşkanı ile onun orunlayacağı hükümete bırakır.
Sayfa 65 - Kaynak Yayınları - CHP'nin 1935 programının giriş metninden.Kitabı yarım bıraktı
Kemalizm İhtilali bir milletin hem siyasi mevcudiyeti ve bağımsızlığı hem de toplumsal varlığı için bütün bir cihanla, bütün bir tarihle, ananelerle, müesseselerle, bir zihniyetle mücadeleden çıkmıştır.
Kemalizm her şeyin üstünde bir kültür ve uygarlık davasıdır. (...) Gücünü maziye karşı hoş görülü olmamasından, "onu çiğneyerek ilerlemesinden" almaktadır.
Üç tarihi vesika vardır ki insanlığın gelişme seyrinde hususi kıymetler taşırlar.
Bunlardan birincisi İngiliz milletinin bugün dahi haklı olarak övündüğü
Magna Carta Libertatum yani "Hürriyetlerin Büyük Beratı"dır. Bu vesika Batı aleminde aristokratların kraliyet makamına karşı açtıkları mücadele devrinin ilk başarısını ve bu başarıyla elde edilen hakları kaydetmektedir.
İkincisi Fransızların daha haklı olarak övündükleri meşhur "İnsan Hakları"
beyannamesidir. 1789'da açılan Büyük Fransız İnkılabı esnasında yayımlanmış olan bu beyanname Batı insanlığına yeni bir devrin başladığını ilan ediyordu.
Üçüncüsü de "Türk Milli Misakı"dır. 1920 senesi Kanunusani'sinin (Ocak'ının) 23'ünde yayımlanan ve ilan olunan bu vesikayla Türk inkılapçıları Doğu alemine yeni bir devrin başlamak üzere olduğunu müjdeliyorlard
Devleti masaldan kurtarıp hakikate, yani halka dayandıran bir inkılabın kuvvet ve sağlamlığından şüphe edenler, onu yıkabilecekleri zannına düşenler, bu ağır gafleti hayatlarıyla öderler.
SCF deneyiminin başarısızlıkla sonuçlanması ve partinin, kurucusu Fethi Okyar eliyle kapatılması ise CHF'nin bütüncül bir program hazırlamasını sağlamıştır.