Olayları kendi tarihi içerisinde değerlendirmek gerekse de her zaman acı her iki taraf için de.Niçin bu kadar acı?Ölçülebilse , şiddeti ne olur acaba? İnsan düşünmeden edemiyor. Geldik, gidiyoruz ama hiç bir zaman anlamadım , anlamayacağım bu savaşları ,şiddeti , adı her neyse işte...
Yaşanan sonsuz acılardan birine tanıklık ederek, acıların arasından geçerken yer yer gülümseten ama genel olarak büyük bir hüzün içinde okuyacağınız bir geç(me)miş zaman masalı.
Anlatmak ve üzerinde tartışmak istemediği konular açıldığında, sorular sorulduğunda anneannemin cevabı hep aynı oluyordu: "Ne bileyim?" Bu cevap, aynı zamanda "Haklısın, çok istedim ama çaresizdim ne yapayım?" anlamına da geliyordu.
Yazarın 2004 yılında yayımladığı, 2006 yılında Fransa’da Prix Armenia ödülünü kazanmış, bu güne kadar on farklı dile çevrilmiş, anneannesinin anlatımıyla onun yaşamını anlattığı duygu yüklü kitabı.
Herunuş ya da diğer adıyla Seher, küçük yaşta ailesinden ayrı kalan, Hristiyan ve Ermeni iken Türk ve Müslüman olmuş binlerce çocuktan biri.
Yeni bir dili, yeni bir dini, yeni bir ailesi ve hayatı oluyor. Bunlardan hiç şikayet etmeden, hayatın ona getirdiklerine şükredip benimseyerek yaşamına devam ediyor.
Ancak gerçek kimliğini , annesini, babasını, kardeşlerini, dedesini, köyünü hiç bir zaman unutmuyor. Bunca yıl ayrı düştüğü ailesinin hasreti ve bir gün onlara kavuşma ümidi ile 95 yıl yaşıyor. Yaşamının son yıllarında belki de kendisiyle birlikte mezara gidecek bu sırrı torunu ile paylaşıyor.
Torunu dağılan ve artık birbirlerinden haberleri olmayan aradan yarım asırdan fazla zaman geçmiş bu aile üyelerine ulaşabiliyor mu? Bu sorunun cevabını kitabı okuduğunuzda alacaksınız.
Kitabı okurken kaybettiğim anneannemi düşündüm hep. Acıların, ayrılıkların dili, dini, ırkı yok gerçekten de. Hepsi evrensel, hepsi insanlar için.
Aramızda çok özel ve çok gizemli bir ilişki oluşmuştu. Sonra bir gün onun da anlatmak, bu sır perdesini aralamak, bildiklerinin ama kimseye anlatmadıklarının yükünden kurtulmak istediğini fakat o güne kadar daha fazlasını bilmemin benim için sakıncalı olacağına inandığını sezdim. Beni koruyordu.