Arif Nihat Asya'dan Seçme Şiirler ve Yazılar

Cengizhan Orakçı

En Eski Arif Nihat Asya'dan Seçme Şiirler ve Yazılar Sözleri ve Alıntıları

En Eski Arif Nihat Asya'dan Seçme Şiirler ve Yazılar sözleri ve alıntılarını, en eski Arif Nihat Asya'dan Seçme Şiirler ve Yazılar kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Son ışık söneli nice zamandır;  Rüyalar! Yeniden önüme düşün!  Yardan ayrı geçen uzun yıllarda,  Hülyası bulunmaz bir anlık düşün.  Yayını kalbime Ayzıt asalı,  Başka bir eldenim katı yasalı.  Burda koskoca bir gönül masalı  Kaybolur içinde bir damla yaşın.  Aşk için verince bu kadar emek,  Varlıktan sıyrılıp ruh olmak gerek.  Ey zaman, ey dünya! Geri gelmemek  Üzere sizlerde benimle koşun!..
undefined
Ey mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü, Kız kardeşimin gelinliği, şehidimin son örtüsü, Işık ışık, dalga dalga bayrağım!  Senin destanını okudum, senin destanını yazacağım. Sana benim gözümle bakmayanın Mezarını kazacağım. Seni selâmlamadan uçan kuşun Yuvasını bozacağım. Dalgalandığın yerde ne korku, ne keder... Gölgende bana da, bana da yer
Reklam
Sanat
Sen, mermi yaratırsın;  Ben, ondan saray yaparım!  Suya ektiğin kamışı  Keser, biçer ney yaparım!  Yuvada Havvâ'ya gelin,  Âdem'i güvey yaparım!  Şu manâsız mesafeyi  En yaparım, boy yaparım!  Yeter ki sen... ver ben ondan  Mutlaka, birşey yaparım!  Bir yalıncık gönderirsin;  Tarar, süsler bey yaparım!  Gökteki öksüz dilimi  Bayrağıma ay yaparım
Sen
Sana vermiş veren sulardan ses  Sana vermiş veren şiirden dil...  Yaratılmışsın ayrı topraktan...  Hamurun,toprağın bizimki değil!  Saçların var,ki başka türlü sarı  Gözlerin var,ki başka türlü yeşil  Yarı olmuş vücudun üstünde  Ne güzel şey çocuk yüzün ,çil çil!  Bu köpükler,bu dalgalar,bu güneş...  Hepsi birden diyor:'Geliş,serpil!  Nefesin var,ki başka türlü sıcak  Gözlerin var,ki başka türlü yeşil
Kimi, boşlukta sızar asude; Kimi, bekler gecelerden seheri.. Farkı yoktur gecenin gündüzden, Ne çıkar yanmasa ufkun feneri Tunç taslarda içerler kaderi Bu ecel şerbetinin bekrileri. Kim bilir, belki giden yolcuların Bu sefer son seferi
Varsın biraz da yollar çeksin benim cefamı Artık verin çocuklar, artık verin asamı!. Bir başka kâinata, bir başka yurda yol var; Siz örtünün garipler siz örtünün abamı! Yorgun düşüp uzandım altında asumanın; Gölgende buldum ey dal bir anne ihtimamı. Şahane manzaraydı dünya sınırlarında Bir kubbenin rüku’u, bir zirvenin kıyamı.
Reklam
Konsum yine pervazlara güvercinler
Şimdi seni ananlar, Anıyor ağlar gibi... Ey yetimler yetimi, Ey garipler garibi; Düşkünlerin kanadıydın, Yoksulların sahibi... Nerde kaldın ey Resûl, Nerde kaldın ey Nebi?
Biz bu dünyadan nereye Göçelim, yâ Muhammed? Yeryüzünde riyâ, inkâr, hıyanet Altın devrini yaşıyor... Diller, sayfalar, satırlar “Ebu Leheb öldü” diyorlar. Ebû Leheb ölmedi, yâ Muhammed Ebû Cehil kıt’alar dolaşıyor!
Neler duydu şu dünyada Mevlidine hayran kulaklarımız; Ne adlar ezberledi, ey Nebî, Adına alışkın dudaklarımız! Artık, yolunu bilmiyor; Artık, yolunu unuttu Ayaklarımız! Kâbe’ne siyahlar Yakışmamıştır, yâ Muhammed Bugünkü kadar!
138 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.