12. sayımızla okurlarımızın huzurundayız, ilk yılımızı doldurduk. Bu sayı hazırlanırken duyduğumuz heyecan ise ilk sayıların da ötesine geçmiş durumda. Bu geçen bir sene boyunca Türkiye’de ve dünyada yayıncılıktan siyasete, savaşlardan darbe girişimlerine, sayısız trajedi ve yenilik yaşandı. Muhteşem kitaplar yazıldı, büyük yazarlar aramızdan ayrıldı, gelecekte de hatırlanacak filmler çekildi. Biz de Arka Kapak olarak bütün bunları kitaplar bağlamında kalarak, kitabın gündeminden hiç kopmadan sayfalarımıza taşımaya çalıştık. Dosya konularımızı seçerken romanın insanlıkla, dünyayla, hayatla olan o kudretli bağlantısına hep saygı duyduk, duymaya devam edeceğiz.
12. sayımızın dosya konusunu seçerken yine bu bağlantıya sadık kaldık ve José Saramago’nun Körlük romanına odaklandık. Portekiz’in vicdanı, Nobel ödüllü yazar Saramago’nun 1995’te yayınladığı Körlük (Ensaio sobre a cegueira), modern edebiyatın kışkırtıcı, zihin açıcı, umutsuz ama insana cesaret veren romanlarından biri. “Aslında hepimiz körleşmişiz” alt metniyle ilerleyen roman, insanın içindeki o saklı faşizmin bulaşıcı gücünü de deşifre ediyor. Yılgınlıktan değil aksine çok itiraz etmenin verdiği bilgelikle Saramago aynı zamanda büyük bir umutsuzluk resmi de çiziyor bu romanda. Bu umutsuzluğu her durumda da dile getirmekten çekinmeyen bir edebiyatçı. Körlük’ün evrenselliği ise tarihin bir dönemine bağlı kalmadan insanı hem tarihsel derinlikte hem de kendi ruh derinliğinde diplere inerek analiz edebilmesinden kaynaklanıyor. Biz de bu büyük romanı Saramago’nun biyografik detaylarıyla da birlikte düşünürek dosyalaştırdık. Tuğba Coşkuner, Medeni Yılmaz, Cemre Cemri, Yunus Emre Tozal’ın yazılarından oluşan dosyamızın arşivlerde bir yeri olacağını düşünüyoruz.
Arka Kapak’a her ay rengini veren yazarlarımız bu sayıda da yine çok güzel yazılarla aramızda. Tabii bir sürprizimiz de var. Şair, yazar, yayıncı Ali Ural da bu sayı itibariyle aramıza katıldı. Hem de harika bir merhaba yazısıyla... Kendisine hoş geldiniz diyoruz. Haydar Ergülen bu sayıda memleket meselelerine dokunurken Enis Batur şahane bir Fuad Köprülü “sohbeti” ile dergiye derinlik kattı. Kemal Varol ise yine bir ilk kitap avcılığı ile Ercan Uğur’un ilk romanına eğildi. Feridun Andaç da bu sayıda bir kitabı ele aldı ve Namık Doymuş’un Unutuluş’unu anlattı.
Bu ayın röportaj konukları ise Tarık Tufan, Arslan Sayman ve Rocio Bonilla oldu. Yazarlık, sinemacılık, televizyonculuk alanlarında çıkardığı dokunaklı işlerle yıllardır o güzel çizgisinde devam eden Tufan, bu söyleşide dünyasını dürüstlükle paylaştı. Psikolog, yazar ve yayıncı Sayman ise çocuk edebiyatı ve yayıncılığının yanında sinema ve tiyatro ile ilgili dikkat çekici bir söyleşi verdi. İspanyol illüstratör Bonilla da resimli, renkli kitapların dünyasını sizin için araladı.
Türk Sineması Araştırmaları sayfamızda ise bu ay Barış Saydam’ın harika bir Direklerarası yazısı var. Saydam, Osmanlıdan cumhuriyete devreden bu kültür-sanat semtinin dönüşümünü, iç burkan bir üslupla anlatıyor. Bu ayın editör konuğu ise Dedalus Kitap’tan Sedat Demir oldu. Kapak tasarımcısı sayfamızın konuğu ise Delidolu Yayınları’ndan Burak Tuna.
13. Sayımızda yani 2. Yılımızda yeniden görüşmek üzere.
Saygılarımızla Arka Kapak.
(Sunuş yazısından)
