Aşk ve Öbür Cinler benim için çok büyük bir hayal kırıklığı ve zaman kaybı oldu. Kitapta, yazarın zaman zaman görülen güzel betimlemeleri ve anlaşılır dili dışında beni memnun eden hiçbir şey bulunmuyor. Kitapta yer alan içi boş, kuklamsı karakterlerin varlığı, beni kitabın içeriğindeki dehşetten daha çok dehşete soktu diyebilirim. Örnek vermek gerekirse, kitap boyunca başrol olan kadın karakterimizin neredeyse hiçbir fikrini veya duygusunu anlayamıyoruz. (son bölümdeki bir iki satır hariç) Karakterler sanki bir hayalet gibi sayfalar arasında süzülüyorlar. Kitapta yer alan hiçbir karakteri anlayamadım, sevemedim ve gelecekte hatırlamayacağım.
Kitabın konusuna gelirsek eğer, kitapta yer alan tüm bu geri kafalılıkları ve saçmalıkların tarihte yaşandığını zaten hepimiz biliyoruz. Bunları böyle boğucu ve ruhsuz bir atmosferde okumak bana ne kattı diye ister istemez sorguluyorum. Duygu desek, duygu yok. Bilgi desek, bilmediğimiz bir şey yok. Bakış açısı desek, bakış açısı yok. Aşk hikayesi desek, o da yok. Eser o yıllarda yaşayan bir insan tarafından yazılmadığı için belki de bu kadar ruhsuz ve duygusuz bir çerçeve taşıyor. Eğer ki yazarımız o yıllarda yaşamış biri olsaydı bize çağının dehşetini tüm çıplaklığıyla göz önüne sermiş derdim ama burada olan sadece daha fazla nasıl trajedi, acı ve umutsuzluk yaratıp okuyucuya işkence yapabilirim gibi bir şey olmuş bence. Maalesef kimseye okumasını önerebileceğim bir kitap değil.