Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Atatürk: Ben de Bir İnsanım

Çetin Yetkin

En Eski Atatürk: Ben de Bir İnsanım Sözleri ve Alıntıları

En Eski Atatürk: Ben de Bir İnsanım sözleri ve alıntılarını, en eski Atatürk: Ben de Bir İnsanım kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk
"Kanaatim o idi ki ve oldu ki, dünyada 'İnsan' diye yaşamak isteyenler, insan olmak niteliklerini ve güçlerini kendilerinde görmelidirler."
Gazi Mustafa Kemal Paşa
Şöyle diyordu Gazi Mustafa Kemal Paşa: "Bu memleketin toprakları üstünde kanlarını döken İngiliz, Fransız, Avustralyalı, Yeni Zelandalı, Hintli kahramanlar! Burada bir dost vatanın toprağındasınız. Huzur ve sükûn içinde uyuyunuz. Sizler, Mehmetçiklerle yan yana, koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan evlâtlarını harbe gönderen analar! Gözyaşlarınızı dindiriniz. Evlâtlarınız, bizim bağrımızdadır. Huzur içindedirler ve huzur içinde rahat rahat uyuyacaklardır. Onlar, bu toprakta canlarını verdikten sonra artık bizim evlâtlarımız olmuşlardır!"
Reklam
Gazi Mustafa Kemal Paşa
"Birçok zaferler kazandım. Fakat bunların, en büyüğünden sonra bile her akşam, savaş anlarında ölen bütün askerleri düşünerek içimde derin bir keder duyuyorum."
KARŞIYAKA'DA İZMİR'İN GÜLÜ
Köşkte o gece yine Saz Heyeti var. Atatürk'ün sevdiği şarkılar, türküler birbirini izliyor: "Cânâ rakibi handan edersin" "Kaçma mecburundan ey ahuyu vahşi ülfet et" "Habgâhı yâre girdim arz için ahvalimi Bir perişan halini gördüm unuttum halimi" "Mani oluyor halimi takrire hicabım" Gazi, rakısını yudumlarken sıra, "Vardar ovası, Vardar ovası"na ve arkasından da, "Manastırın ortasında var bir havuz, canım havuz" türküsüne geldiğinde o da söylüyordu artık.
Gazi Mustafa Kemal Paşa
Adamın canı burnundan geliyordu zaten. Yaşam güçtü. Tek avuntusu kasabanın kahve hanesinde dumanını içine çekip savurduğu sigarasıydı. Ama o da bu kere zehir gibiydi, kötü de kokuyordu. Şuradan buradan ucuza bulup buluşturduğu kaçak tütünü sardığı sigara kağıdının satışını Tekel yasakladığı için o da ister istemez gazete kağıdına sarmıştı. Gazete kağıdı yanınca da tütünün tadını berbat ediyor, bir de üstelik pis pis kokuyordu. Hırsla çarptı ağzındaki sigarayı yere. Kendisine reva görülen bu zulmün sorumlusu elbetteki hükümet ve onun başındaki Gazi Mustafa Kemal Paşa idi. O bastı küfürü, sövüp saydı Gazi'ye... Gazi'ye sövüp saymak!... Hemen tutuklanacaktı. Ama ceza davası açılabilmesi için yasa gereğince, sözlerinin hedefi Cumhurbaşkanı olduğundan onun izni gerekiyordu. Adalet Bakanı'na gelen soruşturma evrakını bakan da Gazi'nin önüne koyacak ve vereceği izni imzalamasını isteyecekti. Ne ki, Gazi'nin sorusu karşısında şaşırıp kalacaktı: "-Sen hiç gazete kağıdı ile sarılmış sigara içtin mi?" "-Hayır efendim." "-Ben içtim, o kadar berbat bir şeydir ki... Adam haklı, ben de olsam aynı şeyi yapardım. Takibata lüzum yok. Zavallıyı serbest bırakınız."
Gerçek insan, insan sevgisiyle dopdoludur. Ama insan, kendi türünden başka canlıları da sevmekle, koruyup esirgemekle gerçek insan olur. İşte, hayvan ve doğa sevgisi, Atatürk'ün o engin insan aşkına eşlik ediyordu. O, yalnız doğayı sevmekle kalmıyor, ağaçları, yeşili, çiçekleri de koruması altına almış bulunuyordu. Bir gün şöyle diyecekti Sabiha Gökçen'e: "-Sabiha kızım, ben hayattayken çiçeklerimle kendim meşgul oluyorum. Onlara bakıyorum, baktırıyorum. Biz bakmasak dilleri mi var bizden su isteyecek, gübre isteyecek, ışıklı bir yer ya da gölgelik isteyecek?"
Reklam
Faruk Nafiz Çamlıbel
Yeşil hem de! Ben bu rengi taşırım her zaman can köşemde. Yeşilde ne arar da bulamaz insan oğlu? Yeşil bu... varlık dolu, gök dolu, umman dolu. Bir ucu gözlerinde, bir ucu engindedir, Meyve veren ağaçlar bu çini rengindedir. Bu çini rengindedir bahar, deniz, kır, orman Bana Tanrım gözükür yeşil dediğim zaman.
AĞLAMAK, İNSANA ÖZGÜDÜR
Atatürk'e gerçekten yakın olan Afet İnan, onun, "Gözyaşları zaaf alâmetidir" dediğini söyler. Fakat, ekler ve der ki, "Fakat bu zaafın insan hislerinin bir gösterisi olduğuna kim şüphe edebilir? Çünkü Atatürk de, bu insanî zaafa boyun eğmiş ve hayatında sevinç ve keder gözyaşları dökmüştür." (165) Ama gerçekten gözyaşı dökmek bir "zaaf" mıdır, yoksa "insan" olmanın bir göstergesi midir? Sıradan insanlar için belki bir "zaaf" ama, Atatürk gibi bir "insan" için değil. Çünkü, bir kere "insan"dan başka hiçbir canlının gözlerinden yaş süzülmüyor. Çünkü, yalnız insan duygu yüklü. Ne ki, duygusal olma ölçüsü de insandan insana değişiyor. Ve biz biliyoruz ki, Gazi Mustafa Kemal Atatürk, duygusal bir insan. Şu ana değin tanık da olmuş bulunuyoruz onun kimi olaylar karşısında gözyaşlarını tutamadığına. Onun için kendisini duygulandıran olaylar karşısından gözyaşı dökmek, bir "zaafın değil, "insan" olmanın, Mustafa Kemal olmanın sonucu.
Ali Fuat Cebesoy
Ne var ki, son olarak 10 yıl süren bir savaş sonucunda yıkıntıya dönmüş, halkı ve doğalkaynakları sömürülmüş, insanları cahil bıraktırılmış, bitkin ve yorgun bir ülkede savaşı kazanmış olmak yetmeyecekti elbette. Ülkeyi kalkındırmak, bayındırlaştırmak gerekiyordu. Bu, düşmanı savaş alanlarında yenmekten de önemliydi. Üstelik, Osmanlı'nın borçları da ödeniyordu bu arada, yatırım yapacak para yokken. Bu da yetmezmiş gibi, Dünya Ekonomik Bunalımı! Bunalım, bir şeyler üreterek satmaya çabalayanları da yiyip bitirecekti. İşte bu koşullar altında kıvranan halkının sıkıntılarını doğrudan ondan dinlemek için yurt gezisine çıkacaktı Gazi. Yol boyunca dura dura, halkı dinleye dinleye 6 Mart 1930 günü Antalya'ya ulaşacak ve akşam üstü kaldığı evin bir odasına Hasan Rıza Soyak'la birlikte çekilecek, kapıyı kapatacak ve bir koltuğa yığılırcasına oturacak. Çok yorgun ve sinirli. Elleri titreyerek yakıyor sigarasını:
Gazi Mustafa Kemal Paşa'nın Kurtuluş Reçetesi
"Bunalıyorum çocuk, büyük bir ıstırap içinde bunalıyorum! Görüyorsun ya, gittiğimiz heryerde mütemadiyen dert, şikâyet dinliyoruz... Her taraf derin bir yokluk,maddî, manevî bir perişanlık içinde... Ferahlatıcı pek az şeye rastlıyoruz; Memleketin hakikî durumu bu işte!... Bunda bizim bir günahımız yoktur; uzun yıllar hatta asırlarca dünyanın
91 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.