"Bu mantık silsilesi takip edildiğinde cumhuriyetin kaçınılmazlığı da teslim edilecektir; kaldı ki, 1923 Ekim'inin son günlerinde yeni payitaht Ankara'da cumhuriyet ilan edilirken, İstanbul'da tarihe karışan idare şekli, padişahlıktan önce meşruti monarşiydi. Osmanlı meşruti monarşisi, gelişmeye pek fırsat bulamamış olsa da çift yapılı parlamentosu, matbuatı, siyasi partileri, muhalefet organizasyonları ve henüz yeni filizlenmekte olan sendika, dernek, cemiyet gibi sivil toplum kuruluşlarıyla hiç de 'keyfi' bir yönetim tarzı görüntüsü vermiyordu. Dolayısıyla, meşruti monarşiden sonra siyasi kurumlar, temel hak ve hürriyetler bakımından daha daraltıcı bir rejime geri dönülemezdi. Cumhuriyetin, Osmanlı meşruti monarşisinin hemen akabinde ilanı, gerek Osmanlı meşrutiyetçileri için, gerek cumhuriyeti ilan eden Osmanlı zevatı için şaşırtıcı değil, tabii bir netice teşkil etmiştir."
Muammer Göçmen, İsviçre'de Jön Türk Basını ve Türk Siyasal Hayatına Etkileri (Kitaptan)