Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Atatürkçü Düşünce Işığında Eğitim Politikamız

Mahmut Âdem

Atatürkçü Düşünce Işığında Eğitim Politikamız Sözleri ve Alıntıları

Atatürkçü Düşünce Işığında Eğitim Politikamız sözleri ve alıntılarını, Atatürkçü Düşünce Işığında Eğitim Politikamız kitap alıntılarını, Atatürkçü Düşünce Işığında Eğitim Politikamız en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Yaşamın her kesitinde olduğu gibi eğitimi de bilime ve akla dayandırmak en doğru yoldur. Çağdaş Türk insanının yetiştirilmesinde izlenecek yöntemin ne olması gerektiğini Atatürk şu veciz sözlerle açık seçik ortaya koymuştur: "Yaşamda en gerçek yol gösterici bilimdir, fendir".
Yeni Türk toplumunun eğitimi nasıl olacak, Doğu modeli mi, Batı modeli bir eğitim mi olacak? Bu tartışmaları Atatürk şöyle noktalar: Efendiler! Asırlardan beri milletimizi idare eden hükümetler eğitimimizi geliştirme çabalarında bulunmuşlardır. Ancak bu amaçlarını gerçekleştirebilmek için Doğuyu ve Batıyı taklit etmekten kurtulamadıkları için sonuçta milletimiz cehaletten kurtulamamıştır.
Reklam
Laik eğitim düzeninde; güneş sistemi, yerbilim, gökbilim gibi konular dogmatik değil, bilimin ışığında incelenebilir. Laik eğitim; okullarında hiçbir dinin ya da mezhebin kurallarının zorunlu olarak öğrencilere öğretilmediği bir düzendir. Laik eğitimin hedefi; bağnaz olmayan, özgür düşünceli insan yetiştirmektir. Öyleyse demokrasinin güçlenmesi için laik eğitimin birinci görevi; Türk insanına özgür düşünme, davranış ve yeteneği kazandırmaktır.
Öğretim Birliği Yasasının 4. maddesine göre, gereksinme duyulan din görevlilerini yetiştirmekti; bugün ne yazık ki, bu hedefin çok ötesine aşmış bulunmaktadır. Asıl amaç, imam-hatip çıkışlı üst düzey kadroları yetiştirerek kaleyi içerden fethetmektir. Böylece günümüzde din eğitimi veren meslek okulları amacından saptırılmış, tıpkı 1924 yılı öncesi olduğu gibi, çağdaş laik okula koşut bir eğitim veren, ikinci kanal din okulları olmuşlardır. İşte bu nedenle kimi çevreler ne idüğü belirsiz "adil düzene" geçişin "kanlı mı, kansız mı" olacağı, "karases"in yurtdışında kurduğunu savladığı "şeriat devleti" yoluyla, hatta orası bile çok uzak olduğundan sınır komşumuz bir ülkeden ülkemize şeriat düzenini ithal etme çabası içinde bulunmaktadırlar. İşte bu durum ve koşullarda Atatürk'ün Türk Gençliğine emanet ettiği Cumhuriyeti korumak ve yüceltmek için tek kurtuluş yolu; Atatürk devrim ve ilkelerine, Atatürkçülüğe, sımsıkı sarılmak, ona sahip çıkmaktır. Bu da, ancak çağdaş, bilimsel, laik bir eğitimle olur.
Laik eğitim nedir?
Her velinin çocuğuna istediği dini eğitimi vermede ya da dini eğitim vermemede özgür olması biçiminde yürütülen eğitim süreci laik eğitimdir. Kız öğrencilere; örtünmeleri, kara çarşafa bürünmeleri için parasal, aynî, tinsel (manevî) hiç bir baskı yapılmaması laik eğitimdir. Bu tür dinsel duyguların TBMM ya da seçim kampanyaları vb yerlerde bir siyasal sömürü malzemesi yapılmaması laik eğitimdir. Her okula bir mescit, her üniversiteye bir cami yapılmaması, Ramazan ayında oruç tutanların tutmayanlara ya da tersi hiçbir baskı yapmaması laik eğitimdir. Tıp fakültelerinde kadavranın külot giydirilmeden incelenmesi laik eğitimdir. Öz olarak laik eğitim, bilimsel eğitimdir.
17 Nisan 1940 tarihinde "bozkır yeşerten" Köy Enstitüleri kurulmuştur.
Reklam
1950'li yıllarda Köy Enstitüleri, 1980'lerde de yine Öğretmen Okulları (ilköğretmen, eğitim enstitüsü, yükseköğretmen) kapatılarak İmam-Hatip Okulları açılmış, bundan öğretmenlik mesleği büyük yaralar almıştır. Böylece ülkemizde öğretmen eğitimi yozlaştırılmıştır.
Türkiye; ümmetçi bir toplumdan çağdaş, özgür düşünceli, demokratik ve laik bir topluma dönüşebildiyse, son yıllarda içten ve dıştan Cumhuriyeti yıkma ve ülkeyi bölme çabalarına karşın dimdik ayakta durabiliyorsa, bunu Cumhuriyet döneminde yetiştirilmiş idealist, laik, Atatürkçü öğretmenlere ve onların yetiştirdiği kuşaklara borçludur.
Genel olarak eğitim, bireye belli bir meslek kazandıran bir süreç olarak kabul edildiğinden öğrenimini tamamlayan genç, yetiştiği alan ile ilgili bir meslekte çalışabilmeyi ummaktadır. Bu nedenle bugün gençleri en çok kaygılandıran, öğrenim yaşamlarından sonra iş bulup bulamayacaklarıdır. Bu konuda gençleri en çok düşündüren sorular şunlardır: Ülkemizde işsizlik daha da artacak mı? Alacağım diploma bir iş bulma olanağı sağlayacak mı? Zorunlu öğrenimden sonra yeteneklerime uygun bir mesleğe doğru olarak yöneltilebilecek miyim?
yıllar olmuş kitap çıkalı hâlâ aynı sorunlar
78 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.