Halit Ertuğrul'un okumak istediğim ilk kitabı. Halk kütüphanesinden tedarik ederek okumaya başladım. Ancak bu kitabın NurCU diye nitelenen grubun görüşlerini okuyucularına empoze etmeye çalışan bir kitap olduğunu hemen anladım. Yine de okuyup bitirmeyi düşünürken 62. sayfadaki bölümü okuyunca kitabı bırakmaya karar verdim.
Hac görevini ifa için Kabede karşılaştığı Müfettiş beyin daha önce yaşamış olduğu günahkar hayatı için babası ona görünmüş ve Müfettiş beye şöyle söylemiş: "Allah'tan uzak yaşadığın hayat bana kabir azabı olarak geliyordu.. Senin Rabbine yaklaşıp, benim de kabir azabından kurtulmamı yıllardır hasretle bekliyordum.
Bir kere bu durum Allah'ın Kuranı Kerimdeki beyanına aykırı. Şöyle ki: "Kim hidayete ererse, kendi nefsi için hidayete erer; kim de saparsa kendi aleyhine sapar. Hiç bir günahkar, bir başkasının günah yükünü yüklenmez. Biz, bir elçi gönderinceye kadar (hiç bir topluluğa) azab edecek değiliz." İsra Suresi 15. Ayet
Ayrıca yazar annesini Medinede görüyor, sesini duyuyor ve annesine şöyle diyor: -Anne biz, senin için buraya geldik, ama her tarafta seni görüyoruz! Anne cevap veriyor: - Gözümün nuru, dedi. Tabiiki beraberiz. Ben sizi görüyorum ama siz beni görmüyorsunuz. Ben burada yaşıyorum. Sizi uçakta karşıladım, ama beni görmediniz.
Bu kamyonete Peygamberimizin ruhunu indiren çarpık ve hurafe bir anlayışın ürünü. Oysa ruhlar gezmez. Haşa Allah gibi bir konuma getirmiş annesini.
Bu kitabı değil okumanızı yanından bile geçmeyin derim!