Ayçöreği ve Denizyıldızı kitaplarını, Ayçöreği ve Denizyıldızı sözleri ve alıntılarını, Ayçöreği ve Denizyıldızı yazarlarını, Ayçöreği ve Denizyıldızı yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Hint Okyanusu'nu seyrettim bu sabah.
Okyanuslar üstüne bir çift sözüm var sana:
Kıyısından seyredilen okyanus
farksızdır Marmara açıklarından.
Yani demek istediğim:
Okyanuslar büyük sevdalar gibidir Tulyakova
seyredilmeye gelmez,
okyanus yaşanılır.
#Nazim Hikmet
İstanbul deyince aklıma kuleler gelir
Ne zaman birinin resmini yapsam öteki kıskanır
Ama şu Kizkulesi'nin aklı olsa
Galata Kulesi'ne varır
Bir sürü çocukları olur
...Pere-Lachaise'de ölünce yakılmak istenenlerin vasiyetin yerine getirildiği krematoryum var.Burada yoksullar çıplak,zenginler ise tabutlariyla birlikte yakılıyorlar.Sizce neden?
Herhalde,külleri fazla olsun diye!
Rangun'da gördüm ilk kez onu,
hayvanat bahçesinde.
Süslü demir çubuklu kafes içinde.
Tek başına bir ak fil,demir kafes içinde.
Gözleri kara,tırnakları kara,
kendisi ak pak.
İnsana bir bakışı var,
sanki şimdi,
dillenip konuşacak.
Filler içinde akı az bulunur.
Filler içinde tutsağı da az bulunur.
Ormanda onu ayirmislar geçen yıl.
Yüreği kafes sancısına dayanmiyor.
Durmadan
hortumunu kaldırıp bağırıyor.
Gözlerinde yaş akıyor gürül gürül,
kafessiz kardeslerini,
yardıma çağırıyor.
Diyorlar ki filler uzun yaşar.
Ak fil,ak fil...
Ne yapacaksın uzun ömrü,
yerin kafes olacaksa,yüz yıl?
Ak fil,ak fil.
Oyuncakları ülkesi yoktur.Baris içinde yaşarlar bir rafta ya da aynı sepetin içinde.Cepheler kurup onlari karşı karşıya getiren de,kıran da insanlardir.
Sırp ordusunun saldırısı altındaki Saraybosna'da,arkadaşları uzun süre haber alamazlar şairden.Kapiyi açan olmayınca kırmaya karar verirler.İceri girdiklerinde,yakacak ve pencerelerde cam olmadigindan buzhaneye dönen salonun ortasında,şairin bir iskemleye oturmuş haldeki donmus bedeni ile karşılaşırlar.Kuller vardır çıplak ayaklarının yanı başında.Soguk dayanılmaz olunca ayakkabılarını yaktığı anlaşılır.Sonra,herksin gözü,raflarda BİR TEK KİTABİN BİLE KESİLMEDİĞİ KUTUPHAN
EYE yönelir.
Eski ve mağrur bir ev Amsterdam'da
Üstüne bastıkça gicirdiyor tahtalar
Pencereler mahzun,kapılar yasli
"Bir Anne Frank vardı"diyor tahtalar
Bir Anne Frank vardı duyuyor musunuz
Bir Anne Frank vardı duygulu,ince
Dolaşırdı ürkek adımlarla bu odalarda
Şu dolap,şu sedirde gülerdi o gülünce
Sonra savaş.Tanklar,mitralyözler,süngüler
Anne Frank üşüyor,Anne Frank korkuyor
Çocuk dudaklarında yarım kaldı türküler
Kaçmak,saklanmak boşuna,er geç bulacaklar
Çökecek üstümüze utancı rezil bir anın
Ve Anne Frank ölecek,değeri kalmayacak dünyanın