rüyadaki rüyayız biz, yâr geldi, görmedin mi dediler. uzak yolların yorgunuydu, bir kapı ağzına uzanıp adın çağırdı, duymadın mı dediler. bir şaman gibi eğnini yüzüne örttü. tütsüler yakıp döndü etrafinda: şems neden gitti, cem neden, evdal kimin kalbinde diye diye sayıkladı sen uyurken, uyanmadın mı dediler. "en güzel hikâyendi" senin, anlatılırken anlamadın mı dediler. kapkara bir ben taşıyordu omzunda. avcunda küçük bir leke. gözlerinde bin bir gece. otuz dokuz gece bekledi seni, kırkında gitti, hatırlamadın mı dediler. neşeeeeet dinleyip sustunuz, kor avuçlayıp yandınız; yâr gelip geçti, uyanmadın mı? "körümüş gözlerin, boşa mecnun eyledin sen seni" dediler. kovanı taşıran damlaydı hani, taşını çatlatan, tespihini koparandı; onca söylendin her kapıda, yâr gelip geçti, görmedin mi dediler.
Köpekler yalaya yalaya
iyi edebiliyordu yarasını
kurudu dilim
ben edemedim.tarafe'nin avlusunda
bütün ayrılık sözleri gibi
fazladan bir ses etmeden,
oturdum ağladım
oturdum ağladım.
Benim ördüğüm saçı başkası çözdü dedim. alaca akşamda
hevesim vardı, yolumda bir kaya duruyor dedim. artık götür
bu şakayık selini. bir kürt baladına kar yağıyor her gece: evdal,
dedim: evdal, daha incit kendini, daha incit dedim. yıldırım
düşür her gecene. ki, kalbini bir gülle değişmeye alıştın sen
dedim. bir yüzüm yaz, bir yüzüm ayaz. olmamıştı meyvem,
ham kopardın dedim. sende dolaşan çöl beni de aldı içine,
talibin unutma dedim. rüzgârın getirdiğini rüzgâr götürüyor.
on yıl önce tanrım öldür dedim. neden hâlâ bir inip bir çıkıyor
göğsüm, kaldıysa akıt zehrini dedim. biliyordun: düşecektim.
biliyordun: olmayacaktım. biliyordun: da neden vurdun
nefesin nefesime dedim. bağışla dedin. parmağını şeyh gâlip’in bir
gazeline koyup bittü dedin.
Dağından ayrı düşmüş bir kurt uluyor.
bir yel esiyor alnımda
saçlarımı karıştıran bir el...göğsünü karla ovduğum bir kış bitiyor.görüyor musun:
yıllar önce attığım ok
şimdi düşüyor.aşk sende
heves bende kaldıçok seneler geçti
adın hâlâ
bir alaçiçek gibi duruyor,
büyüyor şuramda
.
Bakiye
II.
filizkıran fırtınasıydı hayatım!
iyi hatırla!
kimin yüzüyle gelmiştin bana
bir begonvil, bir serçe, bir sabah ıslığı
kimin yüzüyle hayatım? ayrıldığımızda kimdik
şimdi hangi gövdenin içindeyiz
küçük bir çıngırak çalarken sabahları..bağışla!
bazı zamanlar unutuyorum
yola uzun bakmayı.
bazı şarkılardan geçmeyi örneğin:
famous blue raincoat, zu were, in your room
ya da o kemanlar
bir filmden arta kalan o yara.nerede battı kadırgam
ben bile hatırlamıyorum, hayatım
bağışla!
Adın geçtiğinde susmasını öğrenecektim güya.
her cama kan üfleyip
ortancaların sabrıyla bakacaktım dünyaya.
sesimi kimin kalbinde düşürdüğümü unutacak
uğrun uğrun giden rüzgâra katılacaktım güya.
olmadı! sürdükçe zaman
yemin düşürdüğüm kelimeler de
döndü sırtını bana.sesimde hüzün evleri
dudaklarımda kuyu:
bir kayaya yaslanıp
boz bulanık bir sudan içtim:ölüm içtim
ölüm içtim
ölüm içtimyarıldı dünya
Duymadın mı sevgilim ?
Bazen bir musluk sesine bile uyandı gözlerim, bazen hiçbir şeye uyanmadı. senden önce bin cümleye açılan ağzım, senden sonra bir harfe bile uzanmadı. benden sana ne kaldı, bilmedim. bulutun geçti, rüzgârın geçti, yağmurun geçti. bütün gün elimde bir dal parçası; ikiye bölüp durdum toprağı. bir eve döndüm bazen. her gece açık tutulan bir radyo: pink floyd: hey you! bu taşı kaldırmama yardım edecek misin? bazen, oyuklu bir kayaydım. bir sığırcık sürüsü geçmeyegörsün, bakır çalığı bir dağdım bazen. her yangına ateş taşıdım da seni uğurlarken yoluna su döktüm. üç defa öptüm alnından. üç defa geçtim aşk kelimesinden de artık geçmem harfinden dedim. bazen gökyüzüne baktım, bazen toprağa. her taşın gediğinde bilmediğim bir şey aradım. hayattı, çekiyordu, içine istiyordu bazen. gitmedüm. bir eve döndüm bazen. boşluğuna akşamlar silkelenen bir eve. merdiven sayısı değişmeyen bir eve. bütün duvarlarında su sesi işitilen bir eve. topuk sesleriyle konuşan bir eve. açılıp kapanan kapılarıyla bir eve döndüm bazen.dünyaya sığdım da, bir yatağa sığmadım bazen
.
Bakiye
I.
olmadım!
dağların sabrına sığındığımdan beri
olduğum yok artık benim.
bulamadım, taş neden yüzünü döndü bana
ne söyleyecekti eğilip baktığım su
rüzgâra kapılmış sağrısı o atın
bana ne dileyecekti? âh ki durmadım dünyada soluklanmak için. koyun koyuna uyuduğumuz
tepedeki çimenlikten beri
çok vaadiyle dünyanın
çok gözler gelip geçti canımdan
ama
olmadım! hepsi birdi sevgilim
nasılsa sonunda hepsi birdi...
.
Tutunduğum zifir sonuna kadar yandı gittiğin gece
yedi tas su içtim bir divandan
kefenlenen sözler çıkardım başkasının risalesinden
yılan çeşmesinde rumî bir rivayetle yıkadım yüzümü.sen başkasının ateşine gittiğin günden beri
bağdatlı ruhi gibi bağırdım her gece:künc-i mihnetde rakîbâ beni tenhâ sanma
yâr ger sende yatursa elemi bende yatur duydun mu,
bazı gazellerin kahrıyla büyüdü
içimdeki çukur.