Bilseydim yüzünün dört mevsimi güz,
İçimin ağlayan nar olduğunu...
Bilseydim o dağın dört duvarı buz,
Sensiz yatağımın kar olduğunu..
Kar olduğunu...
Kar olduğunu...
Kar olduğunu...
İnançlarımın dayandığı temel düşünceler tamamen yıkılmıştı. Geriye kalan sadece inat ve alışkanlıklar değil miydi? Fikir yoksa, bir inanç mantığa dayanmıyorsa inada yaslanan alışkanlıkların ne değeri vardı?