Ben Bir Gürgen Dalıyım sözleri ve alıntılarını, Ben Bir Gürgen Dalıyım kitap alıntılarını, Ben Bir Gürgen Dalıyım en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Adına savaş denen şey yeryüzünün herhangi bir noktasında başlayıp herhangi bir noktasında bitmezdi. Her şey gibi o da insanla başlayıp insanla biterdi.
İnsanların büyük bölümü, birçok güzelliği göremezdi.
Büyük bölümü, birçok güzelliğe dokunamazdı.
Onlar, birer uyurgezer gibi, geçip giderlerdi güzelliklerin yanından.
İnsanların büyük bir bölümü bir çok güzelliği göremezdi, büyük bir bölümü bir çok güzelliğe dokunamazdı. Onlar birer uyurgezer gibiydi, geçip giderdi güzelliklerin yanından ya da kafalarına taktıkları başka bir güzelliğin peşinde koşarken onun uğruna bir çok güzelliği de ayaklarının altına alıp hiç farkına varmadan acımasızca ezerlerdi.
Zaten, bir zamanlar bana ak sakallı meşenin anlattığına göre, adına savaş denen şey, yeryüzünün herhangi bir noktasında başlayıp herhangi bir noktasında bitmezdi.
Her şey gibi, o da insanda başlayıp insanda biterdi. Bu yüzden, cepheler falanca dağda ya da falanca ovada değildi. Toprağı titrete titrete yürüyen tanklar, art arda gümbürdeyen toplar ve durup dinlenmeden kurşun kusan tüfekler insanoğlunun içindeydi. Hatta, henüz icat edilmemiş silahlar da insanoğlunun içindeydi.
Yani, insan bir savaş alanıydı. Ceket, gömlek, pantolon ya da etek giymiş, kravat takmış, tıraş olmuş, kokular sürmüş bir savaş alanı. Gülümseyen bir savaş alanı. Öpen hatta, okşayan, konuşan, susan, çiçekler alıp çiçekler veren bir savaş alanı...
Peki, bir barış bahçesi olamaz mıydı insan? Şöyle, güllerin kuş cıvıltılarına, kuş cıvıltılarının güllere karıştığı, mutlu yüzlerle dolu rengarenk bir barış bahçesi?
" .. kilit insanın utancı demektir herşeyden önce... İnsanoğlunun nereye ulaştığının göstergesi demektir. İnsanların birbirlerine olan güvensizliğin elle tutulur hâlidir kilit. Birbirlerine duydukları saygının derecesidir. "
''Rüzgar denen şey sadece rüzgar değildi.. Okumasını bilmek gerekirdi onu. Bunu bilenler, rüzgarın içinde hayata dair hemen hemen her şeyi bulabilirlerdi. Çünkü binlerce bitkinin kokusu vardı rüzgarda, binlerce bitkinin şekli, rengi ve fısıltısı vardı. İnsan sesleri vardı sonra çeşit çeşit, hayvan sesleri, tepelerin yüksekliği, denizlerin genişliği, nehirlerin uzunluğu vardı. Rüzgarı okumasını bilenler, canları isterse, hiç görmedikleri bir denizin tuzunu bile tadabilirlerdi söz gelimi. Ya da yıllar önce ölen bir ihtiyarın, gençliğinde attığı gevrek kahkahaları bile duyabilirlerdi.''
Ak sakallı meşenin dediği gibi, insanın zalimliğine
ağaçlarla kuşlar, böceklerle otlar, hayvanlarla taşlar değil, ancak insan karşı koyabilirdi.
Dönüp dolaşıp insanda başlıyordu her şey, dönüp dolaşıp insanda bitiyordu.
Gerisi boştu...
Yani, insanın karışmadığı her şey bir masaldı.