Kimi zaman hüzünlendiren ama çoğu zaman kahkahalara boğan birbirinden güzel 13 öykü ile, karşınızda Sezgin KAYMAZ.
Sabiş'i, Hülya'sı, dört kardeşi ve birlikte yaşadığı kedili köpekli zengin yuvası ile kısmen otobiyografik bir öykü kitabı BENYUSUF.
"Dağdan Gelir Taştan Gelir" öyküsü ise bir başka güzel. Tam bir kahkaha tufanı; gözlerinizden yaşlar gelir, gülmekten yanaklarınıza ağrılar girer... Hatta bir de vakit ayırıp Storytel'de Emre MELEMEZ'den dinlerseniz tadından yenmez :)
Yorumlarımın sonuna genelde kitaplardan alıntılar eklesem de, bu alıntım Sezgin KAYMAZ'ın bir söyleşisinden gelsin; kitabı okuyanlara, SABİŞ ile tanışanlara gelsin...
"Ben Sabiş’i ne kadar yazsam da tam yazamam. O bana bir aile kotarmış, 5 babasız çocuğu insan içine karıştırmış bir kadın gibi görünmez; tek başına bir devlet gibi, devlet kurmuş gibi görünür. Çok zor şartlar altında çok büyük meşakkatlerin altına girip onlardan alnının akıyla çıkıp bir taraftan kahkaha atabilen bir kadın Sabiş. Ne kadar acıklı olursa olsun hayat, bizi gıdıklamayı, güldürmeyi başarabilen biri. Sadece ekmekle peynirle karın doymaz, sizin dimağınızın da doyması gerek deyip, belki cüzdanında kalan son parayla sinemaya, tiyatroya götürürdü. Kitap alıp illa okuyacaksınız diye tepemizde boza pişirirdi. Çok özel bir insan. Onun için ne kadar yazsam Sabiş’i az yazmış olurum. Sanma ki bunlar abartı, az bile aslında. Belki de hikâyeleri yazarken o kadar da otobiyografik olmasın diye kasmışımdır bile, ama Sabiş’i kasmamışımdır. Sabiş için hep daha azını yazabilmişimdir, elimden gelememiştir daha fazlası."