Biletimiz İstanbul'a Kesildi

Mıgırdiç Margosyan

En Eski Biletimiz İstanbul'a Kesildi Sözleri ve Alıntıları

En Eski Biletimiz İstanbul'a Kesildi sözleri ve alıntılarını, en eski Biletimiz İstanbul'a Kesildi kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Ey bizleri yaratan yüce Tanrı Baba, sen zaten her şeyden haberdarsın, her şeyi zaten biliyorsun, bildiğin için de açıkça ve mertçe itiraf ediyoruz ki, kilisemizde, senin beş yüz senelik bu tarihi kutsal evinde, her pazar, üç saat ayakta dikilerek kendi anadilimizde sanki biliyor, sanki anlıyormuş gibi papağanlara özenerek ezberlediğimiz o üç beş duayı tekrarlamaktan doğrusu bıkıyoruz! Ayakta durmaktan yoruluyoruz! Belimiz budumuz tutuluyor! Büyüklerimiz, analarımız babalarımız, yaşlı nene ve dedelerimiz, kilisedeki tahta sıralarda arada bir de olsa oturup dinlenebilirken, biz küçükler, özellikle de şabig giyenler, yani kilise ayin gömleği giyip koraya katılanlar, tıpkı papazımız Der Arsen gibi, bu oturma faslından nasibimizi alamıyoruz ;çünkü tören elbiseleriyle huzuruna çıktığımız yüce evinde, oturmamıza izin vermemiş, uygun görmemiş, hatta yasaklamışsın! Eh, biz de senin bu buyruğunu yerine getirmek için söz dinlemesine dinliyoruz ama, bunu nasıl gerçekleştirdiğimizi bir de bize sor. "
Çünkü bizim evde dünya kuruldu kurulalı Tanrı'nın kurallarından sonra bir de onunkiler kadar kesin olan babamın kuralları geçerliydi. Söylenen yapılmalıydı! "Neden" ve "niçin" ler, ancak terbiyesiz çocukların soracağı şeylerdi!.
Reklam
Yolda kapı komşuları Çulcu Dikro'nun karısı Beyzar Baco'ya rastladı. Geleneklere uyarak Bayzor Baco'nun taze ekmekten bir parça koparıp tatması için bekledi. Ekmek, Bayzor Baco'nun iyice seyrekleşmiş dişleri arasında hayır duasına dönüştü : "Halil İbrahim'in beti bereketi içinde olsun, lao" Bayzor Baco'ya gösterdiği bu hürmetkar davranışın karşılığında, okşarcasına söylenen lao'yu 'evladım' ı hak etmenin verdiği şevkle yoluna devam etti.
Sahi günah denen şey neydi? Ne, ne zaman günah, ne zaman değildi? Buna kim veya kimler karar veriyordu? Papazımız der Arsen mi, Ali paşa camii'nin imamı mı?
Sayfa 112Kitabı okudu
Biz de anlamıyoruz
Kilisemizin top sakallı papazı Der Arsen'in pazar ayinlerindeki dualarından, İncil'in dilinden "elhamdülillah" bir sey anlamıyorduk!
Sayfa 11 - Der: efendiKitabı okudu
Çok ayıp ama!!
Müslüman çocukların fırlatıp kaçtıkları karpuz ve kavun kabuklarından, ezik domateslerden korunmak hiç mi hüner istemez? Peki, bu çocukların, bu bacaksızların Ermeni, Süryani, Keldani, Pırot din adamlarını kavun karpuz kabuklarıyla bombardımana tutarken bir de ağızlarını yaya yaya bağırdıkları "keşiş, keşiş, götüne bir şiş! " nakaratlarına ne demeli!
Reklam
Her pazar aynı sinema
"Tanrı Baba, kusura bakma ama, her pazar senin evinde aynı filmi seyretmektense arada bir de olsa babalarımızdan beyaz, gümüş yirmibeşliği havada kapıp Şehir Sineması'na gitmeyi düşlüyoruz! Hele hele, Tarzan'ın ağaçlardan ağaçlara sarmaşıklarla atlarken bir taraftan da "Aaaaiiia .. aa!" diyerek bağırmalarına, aslanlarla boğuşmalarına, oğlu Boy'un, karısı Jane'in maceralarına bayılıyoruz! Bir de Çita adlı maymunun bir kenarda oturup elindeki muzu soyarak afiyetle yiyişini izlerken onu kıskanıyor, hasetimizden çatlıyoruz! Çita muzu yerken bizler muzun tadını bilmesek de yalanıp yutkunuyoruz! Kavun ve karpuzdan başka doğru dürüst bir meyve de bilmediğimizden sırf muz yiyebilmek için Çita olmaya bile allahvekil razıyız!
Aynı coğrafyadayiz çünkü
Çünkü bizim evde dünya kuruldu kurulalı Tanrı'nın kurallarından sonra bir de onunkiler kadar kesin olan babamın kuralları geçerliydi. Söylenen yapılmalıydı! "Neden" ve "niçin"ler, ancak terbiyesiz çocukların soracağı şeylerdi!
Damda yatabilmek
Diyarbakır'ın o cehennemi sıcağında bizler yaz boyunca damlarda, tahta tahtlarda yatardık. Neden mi? Bunu, öncelikle kerpiç duvarlarımızda yuvalanmış, soktuğu zaman öldürebilen yedi boğumlu akreplerin gece bizlerle koyun koyuna yatmasını engellemek için yapardık. Sonra da sıcak yaz gecesinde açık havada yatarken, gökyüzünün o esrarengiz yıldız yumağının altında uykuya hayallerle dalmak için ...
"Kız senin adın Anna Pencereme baksana Gel kız bir öpücük ver Damat olam babana."
Reklam
Canım çekti!
Buğusu tüten kaynar çorbaya sıkılan birkaç damla soğuk limon, kesinlikle "pişmiş aşa su katmak"tı! Çorbaya limon sıkmak mı? Hayır! On kere, yüz kere hayır! Çorbaya yakışanı, onunla yüz göz olması gereken, olsa olsa acı, kırmızı pul biberdi! Onun da yanında bir baş kuru soğanla bir de tandır ekmeği!
57 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.