Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Bilgelikle Yaşama Sanatı

Özgür Bacaksız

Bilgelikle Yaşama Sanatı Gönderileri

Bilgelikle Yaşama Sanatı kitaplarını, Bilgelikle Yaşama Sanatı sözleri ve alıntılarını, Bilgelikle Yaşama Sanatı yazarlarını, Bilgelikle Yaşama Sanatı yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bazen insan kendi kabuğuna çekilip sakinliğin kollarına sığınmalı.
İdeal insan iyilik yapmaktan zevk alır. Kendisine iyilik yapılırsa mahcubiyet duyar. Çünkü iyilik yapmak üstünlük işareti, bir iyiliğe muhtaç duruma düşmek zaaf işaretidir.
Sayfa 108 - AristotelesKitabı okudu
Reklam
Eğer ölümü bize böylesine korkunç gösteren şey var olma düşüncesi olmuş olsaydı, o zaman zorunlu olarak henüz var olmadığımız zamanı da aynı dehşetle düşünürdük. Çünkü şurası çürütülemez derecede kesindir ki ; ölümden sonraki var olmayış doğumdan önceki var olmayıştan farklı olamaz ve dolayısıyla ilki diğerinden daha hazin ve acıklı değildir. Bütün bir sonsuzluk henüz biz yok iken kendi mecrasında akıp gidiyordu, fakat bu bizi hiçbir surette rahatsız etmez. Halbuki kısacık bir varoluşun bir lahzalık intermezzosunun ardından artık var olmayacağımız bir ikinci sonsuzluğun takip edeceğini ağır hatta tahammül edilmez buluruz. O halde varoluşa bu susamışlık şimdi onu tatmış ve çok tatlı bulmuş olmamızdan mı kaynaklanıyor?
Sayfa 86 - SchopenhauerKitabı okudu
Her şeyden önce iyi yaşa. Sırf tesadüfen bu dünyaya gelmiş gibi, laf olsun diye günlerini geçirme. Eğer gerçek aşkı tanıyacak kadar şanslıysan; bütün kalbin, ruhun ve bedeninle sev. Hayatını öyle yaşa ki; her an kendi elini sıkabilesin. Ve her gün hiç olmazsa faydalı bir şey yap ki; gece yaklaşırken örtüleri üzerine çekip kendi kendine, "Ben elimden geleni yaptım" diyebilesin.
Sayfa 70 - William ShakespeareKitabı okudu
Düşünmenin temel ahlaki ilkesi sık sık "Acaba?" sorusunu sormaktır. Çünkü her öznel doğrunun gerisinde gölgeli, kuşkulu, bir alan mevcuttur. Akıllı insanlar sürekli olarak kendi vicdanlarıyla ve bilgileriyle hesaplaşırlar. "Ben her şeyi bilmem ama her gün bir şey öğrenirim" derler. "Mediokr" yani benim pek sevdiğim bir deyimle "orta zekâlı" olanlar ise hiçbir şeyi sorgulamazlar. Kamplaşmış taraflardan birine ait olurlar, hayatı bu şekilde algılarlar. Onlara göre dünya basittir, hiçbir karmaşıklığı yoktur.Her şey siyah/beyaz netliğindedir. Bir taraf yüzde yüz haklı, öteki taraf yüzde yüz haksızdır. Bazen, içinde bulundukları safları değiştirirler; ama dünyayı basit ve mutlak görme alışkanlıkları değişmez. "Acaba" sı olmayan insanlar için bu dünyada hiçbir gizem yoktur. Ne doğum, ne ölüm, ne aşk, ne inanç, ne insan ruhunun karmaşıklığı...Onlar her şeyi bilirler. Bilmeyenler ise Montaigne, Dostoyevski, Einstein, Nietzsche, İbn Rüşd gibi kafası karışık insanlardır.
Sayfa 63 - Zülfü LivaneliKitabı okudu
Niçin siz insanlar, bir konudan söz etmek için hemen; bu budalacadır, şu akıllıcadır, bu iyi, şu kötüdür demek zorundasınız? Bu ne anlama geliyor? Yargıladığınız eylemin içsel koşullarını araştırdınız mı? Eylemi meydana getiren, onu bir zorunluluk hâline getiren nedenleri kesin olarak belirleyebiliyor musunuz? Eğer böyle yapmış olsaydınız, yargılarınızı öne sürerken bu kadar aceleci olmazdınız.
Sayfa 53 - GoetheKitabı okudu
Reklam
"İç dünyası zengin bir insan, her şeyden önce acı çekmemeye, kendini ihmal etmemeye, dinginliğe ve kendi başına kalmaya yönelecektir; yani sakin, alçakgönüllü ama olabildiğince engellenmemiş bir yaşam arayacaktır ve buna göre, sözüm ona insanlarla kimi tanışıklıklardan sonra, kendi köşesine çekilmişliği ve hatta, büyük bir kafaysa eğer, yalnızlığı seçecektir. Çünkü bir kişi kendinde ne çok şeye sahipse, dışarıdan o denli az şeye gereksinir ve ötekiler de o denli az onun olabilirler. Bu yüzden, zihnin kendinde olağanüstülüğü, toplumdan uzak durmasına yol açar. Buna karşılık öteki aşırı uçtaki kişi, sıkıntıya düşer düşmez hemen ne pahasına olursa olsun oyalanmayı ve topluma karışmayı isteyecektir ve her şeyle kolaylıkla yetinecek, kendi kendisinden kaçtığı gibi kaçmayacaktır onlardan. Çünkü, herkesin kendine döndüğü yalnızlıkta, bir kişinin kendinde neye sahip olduğu ortaya çıkar: İşte aptal adam, kendi zavallı bireyselliğinin sırtından atamayacağı yükü altında inim inim inliyor; öte yanda yüksek yetenekli kişi, en ıssız ortamı bile kendi düşünceleriyle şenliklendiriyor ve canlandırıyor. Bu yüzden Seneca'nın söylediği çok doğrudur: Omnis stultitia laborat fastidio sui (Lat. Aptallık kendi kendisinden bıkmaktan mustariptir.)"
Sayfa 46 - SchopenhauerKitabı okudu
"İnsanın kendini anlatmasından daha zor ve daha faydalı hiçbir şey yoktur "
Sayfa 36 - MontaigneKitabı okudu
Belki de insan yalnızca refahtan değil, acıdan da aynı ölçüde hoşlanıyor. Hatta acının mutluluk kadar yararlı olduğu bile düşünülebilir. İnsanın yeri geldiğinde acıyı, tutkuya varan derecede sevdiği bir gerçektir. Bunu anlamak için insanlık tarihine bakmaya gerek yok, yaşamın ne olduğunu bilen bir insansanız kendi kendinize sorun yeter. Benim kişisel düşünceme göre, yalnızca refahı sevmenin biraz ayıp yanı bile vardır. İyi mi kötü mü olduğunu bilmem ama bazen bir şeyleri kırıp dökmenin bile kendine özgü bir tadı olabiliyor. Bu açıdan, ben ne yalnız başına refahı, ne de yalnız başına acıyı yeğlerim. Acı, kuşku demektir, yadsıma demektir. Bununla birlikte insan gerçek acıyı tatmak istediğinden, çevresinde bir kargaşa yaratmak, yok etmek, dağıtmak hevesinden asla kendisini uzaklaştıramaz.Bizim manevi varlığımızın biricik kaynağı acı değil mi?
Sayfa 18 - DostoyevskiKitabı okudu
21 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.