Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Bilinenden Kurtulmak

Jiddu Krishnamurti

Bilinenden Kurtulmak Gönderileri

Bilinenden Kurtulmak kitaplarını, Bilinenden Kurtulmak sözleri ve alıntılarını, Bilinenden Kurtulmak yazarlarını, Bilinenden Kurtulmak yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
“Bir şey insanın ta kendisiyse, insan ne yapabilir ki? Ona isyan edemez, ondan kaçamaz, hatta onu kabul bile edemezsiniz. O, oradadır sadece.”
Sayfa 128Kitabı okudu
“Bir ağaca, yıldızlara veya bir ışıldayan bir nehre tamamen kendinden geçerek bakan bir zihin, güzelliğin ne olduğunu bilebilir; gerçekten görme esnasında hissettiğimiz şey sevgidir.”
Sayfa 117Kitabı okudu
Reklam
“Sevmeyi bilirseniz istediğinizi yapabilirsiniz çünkü o diğer bütün sorunları çözer.”
Sayfa 110Kitabı okudu
“Güzellik gördüğünüz bir şey değildir; güzel bir ağaç, güzel bir tablo, güzel bir bina ya da güzel bir kadın değildir. Ancak kalbiniz ve zihniniz sevginin ne olduğunu bildiği zaman güzellik vardır.”
Sayfa 110Kitabı okudu
“Bir insanı gerçekten sevmek ne demektir biliyor musunuz; nefret, kıskançlık, öfke hissetmeden, ne yaptığına veya ne düşündüğüne karışmak istemeden, kınamadan, kıyaslamadan sevmek ne demek bilmiyor musunuz? Sevginin olduğu yerde kıyaslama olur mu? Birisini bütün kalbinizle, bütün zihninizle, bütün vücudunuzla, bütün varlığınızla sevdiğiniz zaman karşılaştırma söz konusu olur mu? Kendinizi o sevgiye tamamen teslim ettiğinizde başkaları yoktur artık.”
Sayfa 107Kitabı okudu
Parçalar halinde yaşıyoruz. Ofiste başka, evde başka birisiniz: Demokrasiden bahsediyorsunuz ama içten içe otokrasi yanlısısınız; komşunuzu sevmekten bahsediyorsunuz ama onunla rekabet ediyorsunuz; bir parçanız diğerinden bağımsız çalışıyor ve bakıyor. İçinizdeki bu parçalı varoluştan haberdar mısınız? Peki, kendi işleyişini, kendi düşünme yetisini parçalara ayırmış bir beyin bütünden haberdar olabilir mi?
Reklam
Yüzyıllardır her şey bize öğretmenlerimiz, yetkililerimiz, kitaplarımız, evliyalarımız tarafından hazır lokma olarak sunuluyor. "Bana her şeyi anlat - dağların, tepelerin ve dünyanın ardında ne var?" diyoruz ve onların tanımlamaları bizi tatmin ediyor, bu da demek oluyor ki kelimelere dayalı bir yaşam sürüyoruz ve hayatımız sığ ve boş. Biz ikinci el insanlarız. Hayatımızı bize anlatılanlarla devam ettirdik; ya heveslerimizin ve eğilimlerimizin gösterdiği yönde gittik ya da olaylar ve çevre tarafından dayatılanları kabul etmek zorunda bırakıldık. Bin bir çeşit tesirin ürünüyüz ve içimizde yeni bir şey yok, kendi başımıza keşfettiğimiz hiçbir şey yok, özgün, bozulmamış, lekesiz herhangi bir şey.
Kadehimi zevke dönüştürmeden sevinenlere kaldırıyorum
Sevinç anlık bir şeydir, üzerine düşünürseniz, zevke dönüşür.
Sayfa 47 - Omega
Hepimizin aklında, olduğumuz ya da olmamız gerektiğini düşündüğümüz şeye dair bir tasvir vardır ve o tasvir, o tablo, kendimizi olduğumuz gibi görmemizi engeller
Sayfa 28 - Omega
Meditasyon şaşırtıcı derecede uyanık bir zihin gerektirir; meditasyon hayatın bütününü anlamaktır... ... Meditasyon her duygunun ve her düşüncenin farkında olmak, asla doğru veya yanlış olduğunu söylemeden onu izleyip onunla beraber hareket etmektir.
Sayfa 151Kitabı okudu
Reklam
Meditasyon bir sisteme uymak değildir; devamlı tekrar ve taklit etmek de değildir. Meditasyon konsantrasyon değildir. Öğrencilerin konsantrasyonu -yani zihni bir düşünceye sabitlemeyi ve diğer bütün düşünceleri uzaklaştırmayı- öğrenmelerinde ısrar etmek bazı meditasyon hocalarının en sevdiği hilelerden biridir. Bu mecbur bırakıldığında her öğrencinin yapabileceği, son derece aptalca ve çirkin bir şeydir.
Sayfa 151Kitabı okudu
Dünün yükü...
Bir köyden diğerine giden iki keşiş hakkında güzel bir hikaye vardır. Yolda, bir nehrin kıyısında oturmuş ağlayan bir genç kıza rastlarlar. Keşişlerden biri kızın yanına gider ve sorar, "Kardeşim, niçin ağlıyorsun?" Kız, "Şurada, nehrin karşı kıyısındaki evi görüyor musunuz? Bu sabah erkenden bu tarafa geldim, nehri de yürüyerek kolayca geçmiştim ama şimdi nehir yükseldi ve evime dönemiyorum. Sandal yok," der. Keşiş, "Ah, hiç sorun değil," der, kızı kucağına alır ve nehrin karşı kıyısına kadar taşır. İki keşiş yollarına devam ederler. İki saat sonra diğer keşiş, "Kardeşim, biz bir kadına asla el sürmemeye yemin ettik. Yaptığın şey büyük bir günah. Bir kadına dokunmak sana zevk yani sıradışı bir his vermedi mi?" der. Arkadaşı da cevap verir, "Ben onu iki saat önce arkamda bıraktım. Sense onu hala taşıyorsun, öyle değil mi?" Biz de öyle yapıyoruz. Duygusal yükleri hep üzerimizde taşıyoruz, karşılarında asla ölü gibi tepkisiz kalamıyoruz, onları asla geride bırakamıyoruz. Yalnızlık ancak bir probleme bütün dikkatimizi verip onu hemen bir sonraki güne, bir sonraki dakikaya asla bırakmadan çözdüğümüz zaman varolabilir. O zaman kalabalık bir evde yaşıyor veya bir otobüste seyahat ediyor olsak bile yalnızlık yanımızdadır. Ve o yalnızlık taze ve masum bir zihne işaret eder.
Sayfa 139Kitabı okudu
Diyelim ki kırmızı gömlekli birisini gördüm, ilk tepkim o gömleği beğenmek ya da beğenmemek olacaktır. Bu beğenip beğenmeme benim kültürümün, aldığım eğitimini ve kalıtımsal özelliklerimin bir sonucudur. O merkezden gözlemler ve yargıya varırım, bu durumda da gözlemci gözlemlediği şeyden ayrı bir varlıktır. ... Aynı zamanda, gözlemciye yani kendinize baktığınızda hepsi bir arada geçmişi temsil eden anılar, deneyimler, tesadüfler, etkiler, gelenekler ve sonsuz sayıda acı çekme şekillerinden oluştuğunu görürsünüz. Anlayacağınız gözlemci hem geçmiş hem şimdiki zamandır, gelecek de onu beklemektedir...
Sayfa 125Kitabı okudu
Herhangi bir otorite, yöntem veya sistem size nasıl sevmeniz gerektiğini söyleyebilir mi? Eğer bunu size birileri söylüyorsa, o sevgi değildir. "Sevgiyi tatbik edeceğim. Günlerce oturup onu düşüneceğim. Şefkatli ve nazik olmayı tatbik edip kendimi başkalarını düşünmeye zorlayacağım," diyebilir misiniz? Kendinizi, sevmek için disipline edebileceğinizi, sevmek için iradenizi kullanabileceğinizi mi söylüyorsunuz yani? Sevmek için disipline ve iradeye başvurursanız, sevgi elinizden uçup gider.
Sayfa 109Kitabı okudu
Pek çok sorun kafamızı karıştırıyor ve o kafa karışıklığının içinde kaybolup gidiyoruz. Peki, insan bir ormanda kaybolunca ilk olarak ne yapar? Durur, değil mi? Durur ve etrafına bakınır. Ama kafamız karıştıkça ve hayatın içinde kayboldukça biz daha çok dönüp dururuz; bir şeyler arayarak, sorular sorarak, isteyerek, yalvararak. O yüzden yapılacak ilk şey, eğer böyle bir öneride bulunmama izin verirseniz, iç dünyanızda tamamen durmanızdır. İç dünyanızda, yani psikolojik bakımdan tamamen durduğunuz zaman, zihniniz çok huzurlu, çok net olur. Bu durumda zaman meselesine gerçekten eğilebilirsiniz.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.