Ah kim bilir ömrümden kaç uzun, kaç yavan saat harcadım düşünerek, şüphe ederek! Kaç kış gününü, batan güneşin solgun akislerinde ağaran közlerin karşısında başımı öne eğerek, kaç yaz akşamını, şafak vakti, kırlarda, yelken açmış uzaklara giden bulutları, melteme boyun eğen buğdayları izleyerek, ormanların ürperişine şahit olarak, gecenin karanlığında tabiatın iç çekişini dinleyerek geçirdim.