Bir Kadının Portresi kitaplarını, Bir Kadının Portresi sözleri ve alıntılarını, Bir Kadının Portresi yazarlarını, Bir Kadının Portresi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bu kadar sayfadan sonra beni hayal kırıklığına uğratan bir kitap. Isabel Archer’ın abartıldığı zekasına, farklılığına hiçbir karşılık veremediğini düşünüyorum. Ayrıca gerçekten böyle havada bir son mu olmalıydı?
Hoşlandığın, başkalarının da senden hoşlanmasını sağlayan romantik bir yaşam sürdürebilirim sanıyorsun. Yanıldığını göreceksin. Nasıl yaşarsan yaşa, başarılı olabilmek için, tüm ruhunla yaşamalısın; bunu yaptığın anda da yaşamın romantik olmaktan çıkar; acı bir gerçekliğe dönüşür, bunu bil!
Hem hep kendi istediğini yapamazsın; kimi zaman başkalarının hoşuna gidecek şeyler yapman gerekir. Kabul ediyorum; sen buna her zaman hazırsın! Ama başka bir şey daha var - sık sık başkalarının hoşuna gitmeyen şeyler de yapman gerekecek. Buna da her zaman hazır olmalı, bundan da kaçınmamalısın. Böylesi işine gelmez; çünkü hayranlık uyandırmaya fazlaca düşkünsün, hakkında iyi düşünülmesini seviyorsun. Romantik görüşler benimseyerek, tatsız görevlerden kaçabileceğini sanıyorsun - işte canım, büyük yanılgın da burada. Kaçılamaz. Yaşamın birçok durumunda hiç kimsenin -kendinin bile- hoşuna gitmemeye hazır olmalısın.
Başkalarını kötüye kullanma durumu, duyarlı, bilinçli bir insanın içine, kendi istemeden, kökü derinlere giden, ama yaptığı haksızlığın acısıı da çektiren bir biçimde yerleştirilmişse, bundan daha fazla acınacak ne olabilir?
Ona kalırsa doğasında, güzel kokuları, dalların mırıltısını, gölgeli kameriyeleri, iki sıra ağacın arasında uzayan görüntüleri çağrıştıran bahçemsi bir nitelik vardı; içine dönüp düşünmek ne de olsa, açık havada yapılan bir alıştırma gibiydi; insan, ruhunun derinliklerine yaptığı gezintiden bir kucak dolusu gülle dönüyorsa, zararsız bir şeydi bu. Ancak sık sık, dünyada kendi seçkin ruhunun bahçeleri dışında da bahçeler, üstelik hiç de bahçe olmayan birçok yer bulunduğunu anımsıyordu - sık ekilmiş çirkinliklerin, acıların, karanlık, hastalıkh topraklarıydı bunlar.
Ona göre, derin derin düşünmenin sevinci hiçbir zaman araştırılmamıştı. Yaşamda üstün bir başarı kazanacağı düşüncesini bir yana bırakmak zorunda kalmanın ona güç geldiği günler çok gerideydi şimdi; başarının ne olacağı belirsizdi belki, ama gene de inatçı bir düşünce olmuştu bu, aynı yürekten esinlenen özeleştiri patlamalarıyla boğuşmak zorunda kalmış olsa da tatlı bir düşünceydi.
İnsan bir şeyi ya sevmeli ya da sevmemeli; elbette her şey sevilmez. Ama bunu bir nedene bağlamaya çalışmamalı; sonra nereye varacağınız hiç belli olmaz.
Bir Kadının Portresi başlarda pek alışık olmadığım bir türdü,sıkılır gibi oldum ama daha sonra okudukça,kitaptaki kahramanlarla beraber yaşiyormuş hissine kapıldım ve sayfalar ilerledikçe ara verdiğim zaman onları özlemeye başladım sanki.Kitabi sevdim, tabii aslında yazarı sevdim.Kahramanlarin iç dünyalarını çok güzel analiz edip,duygu durumlarını sanki okuyucu yaşarmışçasına anlatmış.Yer yer kendimi buldum.