Babamın ölümüyle" duygularımı bastırmayı" öğrendim... Artık hayatta daha güçlü olabilecek bir araca sahip olmuştum... Duyarsızlaşmayı öğreniyordum adım adım...
"İnsanın kendini onarması, doktora gidip kırılmış kolunu tedavi ettirmesi gibi pratik bir iş değildir...
Kol kırılsa, kırılan şey somuttur; koldur... elle tutulur gözle görülür bir yerdir kol... Ancak kırılan yer duygular ise yani somut değil, soyut bir gerçeklikse ve kırılmalar ta çocuklukta başlamışsa... Zarara uğramış duyguları bulmak ve onarmak için daha farklı bilgilere ve yöntemlere ihtiyaç duyulacaktır.
Kitabın ilerleyen sayfalarında bu soyut kavramları mümkün olduğunca güncel dilde ve somutlaştırarak vermeye çalışacağız. Bunu nasıl yapacağız derseniz, unutmamamız gerekir ki her ne kadar duygular soyut olsa da bireyde hissedilişi gerçeklik içerir...'
Örneğin, bunalan kişinin bunaltı hissi her ne kadar soyut olsa da bunaltı sırasında yaşadığı duygu durumu gerçektir, kalbi sıkışır, nefes almakta zorluk çeker...
Veya huzursuzluk soyut bir his olsa da, huzursuzluk sırasında yaşanan iç daralması gerçekçi görünümdedir... Kişi huzursuzluk sırasında gergindir, hızlı nefes alır, göğsü daralır, kendini nereye atacağını bilemez.."
“İnsanın kendiyle baş başa kalmaya, içe doğru derinleşmeye, yaşamı telaşsız gözlerle seyretmeye, duygusal bir dinginlik içinde kahve yudumlamaya ihtiyacı vardır... Bu lüks değil, ihtiyaçtır.”