Kahramanımız Bastian Balthasar Bux’ın tuhaf bir kitapçıdan Bitmeyecek Öykü’yü almasıyla başlıyor hikâyemiz. Sonrasında harika bir fantazyanın içinde buluyoruz kendimizi. Yalnız bu mutlu ve güzel ülke yok olma tehlikesi altında. Fantazya’yı kurtarmakla görevlendirilen Atreju ile beraber Michael Ende’nin hayal gücüne hayran olarak ülkeyi bir başa dolaşıyoruz.
“NE İSTİYORSAN ONU YAP” yazıyordu sınırsız güce sahip imparatoriçenin sembolünde. “Bu ne anlama gelebilir” diye sordu. “Sence bu canımın istediği her şeyi yapabileceğim anlamına gelmez mi?”
“Hayır!” dedi, o derin ve gürleyen sesle. “Bu, gerçek isteğini yapmalısın demektir. Bundan daha zor hiçbir şey yoktur.”
Bastian sarsılmış bir halde, “Gerçek isteğim mi?” diye yineledi. “O ne?”
“Bu, senin bile bilmediğin en derin gizindir.”
Onu nasıl bulup çıkarabilirim peki?”
“Birinden ötekine geçe geçe, sonuncuya dek dilekler yolunu yürüyerek. Bu seni gerçek isteğine götürecektir.”
Aslında bütün hayat yolculuğumuzun amacı da bu değil mi? “Neyi istediğimizi bulmak?”
Bitmeyecek Öykü içerisinde çok güzel mesajlar olan bir fantastik kurgu. Elimden bırakamadan çok kısa sürede bitirdim.
Bu arada kitabın baskısı, iç ve dış tasarımı, resimleri o kadar güzel ki, bakmaya doyamıyor insan.