Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Büyük Küçük ve İnsan Zihni

Roger Penrose

Büyük Küçük ve İnsan Zihni Gönderileri

Büyük Küçük ve İnsan Zihni kitaplarını, Büyük Küçük ve İnsan Zihni sözleri ve alıntılarını, Büyük Küçük ve İnsan Zihni yazarlarını, Büyük Küçük ve İnsan Zihni yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Matematikçiler, aradaki bağlantılar konusunda bir şeyler söyleyebildikleri sürece, konuştukları şeyler hakkında kesin tanımlamalar yapma gereği duymazlar."
Popper, Kültür Dünyası adını verdiği üçüncü bir dünya fikri ortaya attı. O, bu dünyanın zihinsel etkinliğin bir ürünü olduğunu düşünmekte ve söz konusu dünyalar arasında bir hiyerarşi tasarlamaktadır. Bu betimlemeye göre, zihin dünyası bir şekilde fiziksel dünyayla ilişkilidir (içinden çıkmaktadır?) ve kültür de şu veya bu şekilde zihinsel etkinlikten doğmaktadır.
Reklam
Matematiksel yapı zaten Doğa'nın kendisinde mevcuttur ve kuram aslında uzayda ait olduğu yerde durmaktadır; bu, herhangi birinin Doğa'ya zorla dayattığı bir şey değildir. Bu, bu bölümde esas alınan ana noktalardan bir tanesidir. Einstein zaten yerli yerinde duran bir şeyi açık seçik bir hale getirmiş oldu. Üstelik, keşfettiği fizik öylesine bir fizik değil, Doğa'da en temelden sahip olduğumuz bir şey: uzayın ve zamanın doğası.
Fizik yasalarına ilişkin yapacağım betimlemeleri iki bölüm halinde, yani Büyük ve Küçük biçiminde bölmemin nedenlerinden bir tanesi, dünyanın büyük ölçekteki davranışlarını yöneten yasalarla, Küçük ölçekteki davranışlarını yöneten yasaların, görünüşe bakılırsa birbirlerinden bir hayli farklı olmalarıdır.
İlk olarak özgür iradeyi göz önüne alalım. Libet ve Komhuber'in deneylerinde, denekten, yalnız kendi isteği doğrultusunda belirleyeceği bir anda, bir düğmeye basması istenir. Beyindeki elektriksel etkinliğin saptanması amacıyla deneğin başına elektrotlar yerleştirilmiştir. Denemeler pek çok kez tekrarlanır ve bulunan sonuçların ortalaması alınır. Elde edilen sonuç, elektriksel etkinliğin, deneğin karar verdiğine kanaat getirdiği andan neredeyse bir saniye önce ortaya çıktığına işaret etmektedir. Yani özgür irade bir saniye dolaylarında bir gecikme içeriyor gibi gözükmektedir.
Sayfa 159Kitabı okudu
Popper, Kültür Dünyası adını verdiği üçüncü bir dünya fikri ortaya attı. O, bu dünyanın zihinsel etkinliğin bir ürünü olduğunu düşünmekte ve söz konusu dünyalar arasında bir hiyerarşi tasarlamaktadır. Bu betimlemeye göre, zihin dünyası bir şekilde fiziksel dünyayla ilişkilidir (içinden çıkmaktadır?) ve kültür de şu veya bu şekilde zihinsel etkinlikten doğmaktadır.
Sayfa 115Kitabı okudu
Reklam
Bob Wald
Kuantum mekaniğine gerçekten inanırsanız, ciddiye alamazsınız.
Kuantum dolanıklığı çok enteresan bir durumdur. Nesnelerin birbirinden ayrı, ama yine de iletişim halinde bulundukları bir ara duruma karşılık gelmektedir. Bu, tamamıyla kuantum mekaniksel bir olaydır ve klasik fizikte bununla benzeşen başka bir olaya rastlamak mümkün değildir.
Kanımca fizikçiler arasında, eğer kuantum fiziğini doğru dürüst anlayabilseydik, buradan klasik fiziği de çıkarabilirdik şeklinde yaygın bir görüş vardır. Oysa ben değişik bir yaklaşımda bulunmak istiyorum. Uygulamada yapılan şey şu değildir: Ya klasik seviyeyle ilgilenirim ya da kuantum seviyesiyle. Bu, can sıkıcı biçimde, Eski Yunanlılar'ın dünyaya bakış tarzlarına benzemektedir. Onlara göre Yeryüzü üzerinde belli bir yasalar grubu, gökyüzünde ise başka bir yasalar grubu uygulanmaktaydi. İşte Galileici-Newtoncu bakış açısının gücü buradan kaynaklanmaktadır. Bu görüş, bu iki grup yasanın yan yana getirilebileceğini ve aynı fizik çerçevesinde anlaşılabileceğini göstermiştir. Şimdi ise Eski Yunanlılar'ın içinde bulundukları duruma benzer bir durumla tekrar karşı karşıyayız. Yalnız bu durumda bir grup yasa kuantum seviyesinde, diğer bir grup yasa da klasik seviyede uygulanmaktadır.
Geleceğe yöneldikçe entropinin neden artışa geçtiği, gitgide genişleyen kutucuklara doğru sürüp giden bir hareket tarzıyla kolayca açıklanabilmektedir. Geçmişe doğru neden azalmakta olduğu ise büsbütün farklı bir meseledir. Geçmişte onu düşük seviyede tutan bir şeyler olmuş olmalıdır. Geçmişe doğru yöneldikçe entropi düşer, düşer, düşer ve en nihayet Büyük Patlama'ya ulaşırız.
Reklam
Matematiksel yapı zaten Doğa'nın kendisinde mevcuttur ve kuram aslında uzayda ait olduğu yerde durmaktadır; bu, herhangi birinin Doğa'ya zorla dayattığı bir şey değildir. Bu, bu bölümde esas alınan ana noktalardan bir tanesidir. Einstein zaten yerli yerinde duran bir şeyi açık seçik bir hale getirmiş oldu. Üstelik, keşfettiği fizik öylesine bir fizik değil, Doğa'da en temelden sahip olduğumuz bir şey: uzayın ve zamanın doğası.
Genel Görelilik son biçimi ile formülleştirildiğinde, kuramın, kilit noktasında gözleme dayalı üç adet sınamaya yer verdiği görüldü. Merkür'ün yörüngesinin günberi noktası (perihelion) yer değiştirmekte ve diğer gezegenlerin etkileri hesaba katılsa dahi, Newtoncu kütleçekim etkileşimleri ile açıklanamayan bir dönüş hareketi yapmaktadır. Gözlenen bu kayma, Genel Görelilik tarafından fevkalade bir biçimde öngörülür. Ayrıca ışık ışınlarının izledikleri yollar Güneş tarafından bükülmeye uğratılmaktadırlar. Bu ise, 1919'daki güneş tutulmasını gözlemlemek amacıyla Arthur Eddington'un başkanlığında gerçekleştirilen ünlü yolculuğun gerçekleştiriliş sebebidir. Eddington yaptığı gözlemler sonunda Einstein'ın öngörüsünü destekleyen sonuçlar elde etmiştir. Üçüncü sınama, bir kütleçekim potansiyeli altında saatlerin daha yavaş işleyeceğini öngörmekteydi. Yani yere yakın konumda bulunan bir saat, bir kulenin tepesinde bulunan bir saate göre daha yavaş çalışmalıydı. Bu etkinin de deneysel olarak ölçümü yapılmıştır.
İnsanların kuantum mekaniği hakkında ortaya attıkları söylentilerden bir tanesi, onun muğlak ve belirlenmezci olduğudur. Oysa ki bu doğru değildir. Bu seviyede kalındığı sürece kuantum kuramı belirlenimcidir ve hassas bir kesinliğe sahiptir. En bilinen biçimiyle kuantum mekaniği, bir kuantum sisteminin fiziksel durumunun, yani kuantum halinin davranışlarından sorumlu olan bir denklemin, Schrödinger Denklemi'nin kullanımını gerektirir ve bu denklem belirlenimcilik ilkesine dayanan bir denklemdir.
Dünyanın sergilediği davranışlarda göze çarpan dikkat çekici özelliklerden bir tanesi, onun matematiğin içine nasıl olup da böyle olağanüstü yüksek derecede bir doğrulukla gömülmüş gözüktüğüdür. Fiziksel dünyayı daha iyi anlayıp doğa yasalarına ilişkin incelemelerimizi derinleştirdikçe, görünen o ki, fiziksel dünya adeta buharlaşıp uçmakta ve matematikle baş başa kalmaktayız. Fizik yasalarını daha köklü bir biçimde kavradıkça, matematiğin ve matematiksel kavramların söz konusu dünyasına gitgide daha çok çekilmekteyiz.
20 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.