Oysa şimdi bütün bu pejmürde sahteliğin farkına varmasına sebep olan hâl, yaşadığını iddia eden herkesin sadece kendini kandırdığını fısıldıyordu kulağına.
O yüzden değil miydi beklenen felaket başa geldiğinde erkekten daha dirayetli duranın hep kadın olması? İçe atan taraf içten parça parça çökerken, dışarı çıkartan, yansıtan taraf istinat duvarlarını güçlendiriyordu ifrazatıyla..
Eşitsizlik, cinsiyetlerden bağımsız olarak bireysel düstursuzluğa bahaneler bulunduğu vakit tanımlanmaktan çıkmıştı çoktan. İnsanlar sadece tanımlayarak yaşıyorlardı, tanımların muhtevasına hakim değillerdi.
"Zaten dağ dediğin nedir ki, bu gibi şeylerin hepsi insanın kendi zihninde oluşturduğu sembolik engellerden ibaretti.
Kerem, aşkı için dağları deldiğine göre Ferhat'ın çöllere düşmesinde nasıl bir sakınca olabilirdi?"