Geçerli nedenlerden ötürü her kültür, kendi duygu ve itkilerinin "insan doğasının" tek normal ifadesi olduğu inancına tutunur ve psikoloji de bu konuda bir istisna yaratmış değildir.
İnsan yaşamında yapısal olan, bireyin sınırlı ve yalıtılmış olması gerçeği söz konusudur: anlayabileceği, ulaşabileceği, haz duyabileceği şeylerle sınırlı ve yalıtılmış, çünkü o, eşinden dostundan ve çevresindeki doğadan ayrı eşsiz bir varlıktır.
"Sürekli başkalarının hayatına karışmak isteyen insanlar"
Başkalarını dolandırmak, yaralamak, aldatmak isteyen bir insan ayrıca onların da aynı şeyleri kendisine yapacaklarından korkar. Misilleme korkusu ne ölçüde insan doğasına kök salmış genel bir özelliktir, ne ölçüde kişisel bir öç
alma itkisi gerektirir, bunu yanıtsız bir soru olarak bırakıyorum.
Başkalarını aşağılama ya da dize getirme amacı güden itkilerin bir hayranlık tutumuyla gizlendiği durumlarda süreç çok daha karmaşıktır.Gizliden gizliye kadınları yaralamayı ve ayaklar altına almayı arzulayan erkekler, bilinç düzeyinde onları yücelik kabına oturtabilirler. Bilinçaltında erkekleri her zaman için dize getirmeye ve küçük düşürmeye çalışan kadınlar, kör bir tapınmaya yatkın olabilirler.