Kitap, zorlu bir eğitimin, katı kuralların, baskıcı tutumun ve yozlaşmış bir dinin, bir çocuğun hayatını nasıl etkilediğini, sırf onu büyüten kadını kırmamak adına istemediği mesleği seçmek zorunda kalan bir gencin nasıl mutsuz ettiğini konu ediyor. Aynı zamanda din, ruhani uyanış, ceza, yasak gibi bir çok kavramı da irdeliyor. Ayrıca toplumsal hayatlara dair yoğun analizlere de yer veriyor. Kuralların, cezaların bir çocuğa terbiye edip etmediğini sorguluyor. Üstelik dönemin sefiliğini, kimsesiz kalmanın ezikliğini ve terbiye ve ahlak kavramını çok doğru bir şekilde yansıtmış yazar. Kitabın kısacık bir hikayesi var ama doyurucu ve anlamlı.
Köle bir ailenin oğlu olan Amerikan asıllı Paul Laurence Dunbar'un en bilinen kitabı Tanrıların Oyunu'nu okumuş ve çok sevmiştim. Çağrılmayan, en az onun kadar dikkat çeken kitaplardan. Henüz 33 yaşında hayata gözlerini yuman yazar, eğer bu kadar erken yaşta aramızdan ayrılmasaydı kim bilir ne şahane eserler bırakacaktı. Tanrıların Oyunu kadar akıcı bulmasam da okunmalı. Önerimdir.