Çarpılmışlar kitaplarını, Çarpılmışlar sözleri ve alıntılarını, Çarpılmışlar yazarlarını, Çarpılmışlar yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Rasim Özdenören' in "Çarpılmışlar" kitabı 4 kısım öyküden oluşur. Bu öyküler, toplumsal değişimi, yabancılaşmayı, uyumsuzluğu ve modern çağın insanının dramını anlatır. İnsanın dininden uzaklaşınca nasılda çıkmazlara sürüklendiği anlatılmaktadır. Kitabın içinde "Çarpılmışlar" diye bir hikaye yoktur fakat her hikayenin bir çarpılmışı vardır. Rasim Özdenören ' in ruhunun sınırlarının sonsuz olması bu eseri benzersiz kılar. içsel bir yolculuğa çıkmak ve derin bir okuma deneyimi yaşamak isterseniz okumayı tavsiye ederim.
"Ölüm bir şey değil dedim kızlara birdenbire
Sonra birden aklıma geldi
Ölüm yokluk değil dedim ne dediğimi bilmeden.. "
Sonra güneşin ışıkları altında kuşların cıvıltısını işiterek el ele tutuşup koşmaya başladık.
Ölüm idam değil hiçlik değil bitiş değil çöküş değil sönmek değil yokluk değil tesadüf değil belki insanın öz yurduna terhisidir
Dilinden anlamadığım bir adamlar konuşuyor bir yer olmayan orada sesleri korkutucu değil ama insanlar korkuyor onların konuşmasından hiç bir yerde görünmeyen belki de oralarda hiç olmayan insanlar
Fenaya değil bekaya gidiyorsun ademe değil vücudu daimeye sevkolunuyorsun zulümata değil âlemi nûra giriyorsun kesrette boğulmayacaksın vahdet dairesinde teneffüs edeceksin
Ağzından bal akardı sanki bazan birilerini ona benzetmek istiyorum olmuyor kimse onun yerini tutmuyor çıkıp geldiğinde anamdan doğmuş gibi olurdum o zaman dedim ya yeğenim deliymişim ben diye
Bırak bunları diye fısıldadı Fahri
İçim yanıyor be yeğenim aklıma geldikçe kendimi tutamıyorum
Arka sokaklardan yürüyerek istasyona doğru gidiyordu kalenin gölgesi heyula gibi evlerin çinko çatılarına düşmüştü tahta kapıların ardından fısıltılar bağrışmalar duyuluyordu günlerdir her nerdeyse sanki bu günler hayatında hiç yoktu bir korkulu düşten bir albasandan uyanmış da daha onun sersemletici dış dünyayı yadırgatıcı etkisinden kurtulamamışçasına sürüp giden bir mahmurluk içinde yalpalıyordu
Ölüm idam değil hiçlik değil bitiş değil çöküş değil sönmek değil yokluk değil tesadüf değil belki insanın öz yurduna terhisidir...
... fenaya değil bekaya gidiyorsun ademe değil vücudu daimeye sevk olunuyorsun zulümata değil alemi nura gidiyorsun kesrette boğulmayacaksın vahdet dairesinde teneffüs edeceksin