Ah, hayatı kaldıramamak, bir annenin kollarına atılır gibi ölümün kucağına atılmak! Ancak son anda mezarın acılarından ve hiçlikte acının varlığından kuşkulanmak! Her şeyden tiksinmek! Hiçbir şeye inanmamak, kalpteki ilk dine, aşka bile inanmamak! Sarhoşu içmeye zorlamak gibi bu acılardan kurtulamamak!
Neden yalnızlığıma geldin, beni mutluluğumdan
kopardın? Huzurlu ve saftım ve sen gelip beni sevdin
ve ben de seni sevdim! Bana aşkı verdin, şimdi onu geri istiyorsun,
ben onu cinayetlerle besledim ve şimdi benim de canımı alacak.
Ölüm, hiçbir şey kalmayacak, karanlık, mezar ve sonsuz, hiçlik! Ah, yaşayıp çektiğim acıları çektirmek isterdim. Ah mutluluk nerede? O bir düş; iffet nerededir? Bir sözcüktür; ya aşk Hayalkırıklığı. Mezar nedir? Bilmiyorum, ama yakında öğreneceğim.
O kadar çocuksu ve inançlıydım ki, zavallı saf bir çocuk olarak, duaların bir cesede hayat vereceğine inanıyordum! Ah! Hiçlikten yeniden doğmasını istemekle, ağlamakla, ölünün başında dua etmekle geçen bir gecenin ne kadar karanlık ve acı olduğunu bilemezsiniz!
Artık ne gülüşlere, ne neşeye ve de mutluluğa inanın. Peki neye mi inanmanız gerek? "Mezara inanın, huzuru ihlal edilmez, ölümün uykusu da derindir. " Sonsuzluk! Bu sözcüğün altında ne dehlizler vardır.
"Bana yeniden yaşamam, insanların arasına karışmam gerektiği söyleniyor. Peki ama kırık dal nasıl meyve taşıyabilir? Rüzgarların kopardığı ve tozların içinde sürüklediği yaprak nasıl yeniden yeşerebilir? Peki bu genç yaşta bunca keder niye? Ne bileyim! Böyle yaşamak belki de kaderimde vardı... Yükü taşımadan bezmek, koşmadan nefes nefese kalmak... "
Peki, herkesin gülümsediği, kendini mutlu bildiği, evlenilen, sevilen yaşta; birçoklarının bütün aşkların ve zaferlerin sarhoşluğunu yaşadığı yaşta, bu kadar çok ışık parlar ve ziyarette bardaklar dolarken; kendimi yanlız ve çıplak, her tür ilhama, her tür şiire karşı soğuk hissetmeme neden olan bu düşünce nedir? Ölüyormuş gibi hissediyorum ve kendisini yoran bir orjiden (1) sarhoş çıkan bir adam gibi, bileklerini kestikten sonra parfümlü bir küvete giren ve gülerek ölen o epikuroscu gibi, can çekişmeme gaddarca gülüyorum.